EVET SUNA HANIM BIR COGUMUZUN HATIRLAMADIGI
TARIHLERDE MUHABBET SERISI PIYASADA IMIS:)
Suna Kartal
07 Nisan 2010 Çarşamba, 23:10
:)))hala dinleyebılıyor olmak ne hoş;)
Nuray Özer
07 Nisan 2010 Çarşamba, 23:11
süper offfffff
Demir Çetin
07 Nisan 2010 Çarşamba, 23:13
türkülerin ozelligi bu zaten yıllar sonra
bıle dınleye bılmek
Veysel ökcüntekle
07 Nisan 2010 Çarşamba, 23:13
bir derdin devası için en iyi yol başkaların
dertlerini dinlemektir
Cemal Gazeloğlu
07 Nisan 2010 Çarşamba, 23:15
muhabbet serisinin hepsi süperdir arkadaşlar
Esat Murat Tutar
07 Nisan 2010 Çarşamba, 23:15
işte türkülerin özü bu yılar geçtikce
dinlene bilmesi çok güzel bir duygu .. böylesi
bir türküye yer verdiğiniz için
teşekürler....
Emine Sağlam
07 Nisan 2010 Çarşamba, 23:18
selam canlar ben geldim
Muhabbet Çay Kahve Evi
07 Nisan 2010 Çarşamba, 23:22
1945 yılında Erzurum'un Aşkale ilçesi
Dağlı Köyü'nde dünyaya gelir. 3-4
yaşlarından itibaren kendisini babasının
değirmeninde bulur. Müzikle ilk tanışması
burada olur. Sanatçı bu süreci şöyle
anlatır; "Tek bir ses, suyun sesi. Su altta
pe...rvanelere vurur. Pervanenin dönerken
çıkardığı ses ve bir de iki taşın birbirine
sürtmesinin sesi birbirine karışır. O sesi
değiştiren tek yabancı unsur vardır. O da
kocaman, şakşak denen ağaçtır. Ağacın
üzerine nal çakarlar. Taş döndükçe ona
sürter, ara sıra taşın çakılları değer,
şangır şungur sesler çıkarır. Yani düz sesi
bir ritimle, değişik seslerle bozar. Değirmende
bu sesleri sürekli dinlemek zorundasınız.
Taşlar devamlı döner ve şakşak dediğimiz
ağacın üstündeki o nalların sesi değirmen
taşına müzikte duyduğun ritmi verir. Ve orada
hayal kurarsın, rüya görürsün... Orkestralar
yönetirdim orda kendimce. Müziği ben oradan
hatırlıyorum. Müziğe kafamı taktığım,
müzikle diyalogu kurduğum yıllar o
yıllardır..."
Satılmış Karatepe
07 Nisan 2010 Çarşamba, 23:23
hg din
TÜRKÜ DİYARI
07 Nisan 2010 Çarşamba, 23:23
VAHDET ABI DEGERLI BILGILERI BIZLER PAYLASTIGIN
ICIN COK TESEKKUR EDERIM ELINE SAGLIK...
Songül Güven Oskay
08 Nisan 2010 Perşembe, 00:26
saz böyle çalınır yürekten
Gülşah Şimşek
08 Nisan 2010 Perşembe, 23:30
Mahmut bey düşüncene katılıyor ve sizi
destekliyorum.
Yorumlar
TARIHLERDE MUHABBET SERISI PIYASADA IMIS:)
bıle dınleye bılmek
dertlerini dinlemektir
dinlene bilmesi çok güzel bir duygu .. böylesi
bir türküye yer verdiğiniz için
teşekürler....
Dağlı Köyü'nde dünyaya gelir. 3-4
yaşlarından itibaren kendisini babasının
değirmeninde bulur. Müzikle ilk tanışması
burada olur. Sanatçı bu süreci şöyle
anlatır; "Tek bir ses, suyun sesi. Su altta
pe...rvanelere vurur. Pervanenin dönerken
çıkardığı ses ve bir de iki taşın birbirine
sürtmesinin sesi birbirine karışır. O sesi
değiştiren tek yabancı unsur vardır. O da
kocaman, şakşak denen ağaçtır. Ağacın
üzerine nal çakarlar. Taş döndükçe ona
sürter, ara sıra taşın çakılları değer,
şangır şungur sesler çıkarır. Yani düz sesi
bir ritimle, değişik seslerle bozar. Değirmende
bu sesleri sürekli dinlemek zorundasınız.
Taşlar devamlı döner ve şakşak dediğimiz
ağacın üstündeki o nalların sesi değirmen
taşına müzikte duyduğun ritmi verir. Ve orada
hayal kurarsın, rüya görürsün... Orkestralar
yönetirdim orda kendimce. Müziği ben oradan
hatırlıyorum. Müziğe kafamı taktığım,
müzikle diyalogu kurduğum yıllar o
yıllardır..."
ICIN COK TESEKKUR EDERIM ELINE SAGLIK...
destekliyorum.