Erdal Sarızeybek - Kurt Kapanı [Bölüm: 1/6]

tşkler:)))

‎...@ Hüseyin Suruç: Kimse gelmeyecek. Bu
işi zaten iktidar yapıyor. Neden birileri gelsin
ki? Yani vatanseverler silahsız, ve düşman
takım elbiseli. Ayrıca maaşlarını da bizden
alıyorlar.

İktidar ne yapıyor acaba merak etdim
dogrusu.Birileri ki 1938 den 2002 ye kadar bu
ülkeyi yöneten şerefsizler gibi yapmıyor
diyemi bu korku teorileri.Bu ülke 2000
yılındamı kuruldu hayır bu ülke 1923 de
ULUÖNDER M.K.ATATÜRK sayesinde kuller...inden
yeniden dogdu.ATAMIZ sayesinde kısa sürede çok
şeyler başarıldı ve güçlenen TÜRKİYE
ortaya çıkdı TAKİ 1938 de hayata gözlerini
yumana dek.1923den 38e kadar olan kısa süre
zarfında M.K.ATATÜRKÜN yapdıkları ve
yapacakları ortada iken 38den 2002 ye kadar bu
ülkede iktidar olan şerefsizler 64 yıl boyunca
ne yapdılar lafla ULU ÖNDER ATATÜRKün
izindeyiz laigiz cumhuriyetciyiz demekden başka
ne yapdılar hiç bişey halkı açlıga şefalete
mahkum etdiler kimdi bunlar bu milletden kurtuluş
savasının intikamını almak işdeyen avrupalı
mişyoner köpeklerdi ve yıllarca AZİZ TÜRK
MİLLETİni böyle yalanlarla kandırarak
sömürdüler adeta cumhuriyet altında bilmem ne
mandası gibi yönetdiler bu ülkeyi.Peki 2002 den
sonra ne oldu akp iktidarı bu köpek
şürülerinin kuyruguna başdı canları yandı
bagrışıyorlar suanda az kaldı bu milleti bu
hale getiren o köpek şürülerinin ***üne
gazıkda sokacagız evelallah.Ben önce dinimin
muhafızıyım sonra dilimin milletimin
vatanımın yani CUMHURİYET altında var olan
herseyin MUHAFIZIYIM....!!!

İslam, Cemaatler, Tarikatlar ve Atatürk...
--------------------------------------------------
------------------------------Gazi Mustafa Kemal
çok zeki, ileriyi gören ve çok pratik bir
liderdi....Osmanlı Devleti’nin bir çok
yıkılma sebeplerinden birinin de, Saray’ın
müsamaha gösterdiği, koruyup kolladığı
tekkeler, tarikatlar ve cemaatler olduğunu çok
önceden görmüştü ve biliyordu.Saray’ın
çoğu zaman destekleyip, zaman zaman da kendi
bekası için gözünün yaşına bakmayıp,
kılıçtan geçirdiği tarikat mensupları ve
bunların yuvalandığı tekkeler ve cemaat
evleri, günümüzde zannedildiği gibi “din
eğitimi yuvası” değildi...Yapıları gereği,
İslam dininin emirlerinin aksine, pasifizmi ve
her düzenle barışık yaşamayı ilke edinmiş
olan tarikatlar, cemaatlar ve bunların yuvaları
olan tekkeler, Osmanlı padişahları tarafından
hemen her dönem desteklendi. Zira, babadan oğula
devredilen bir devlet yönetiminin güvenliği,
halkın devlet yönetimine ortak olma isteğinin,
özgürleşme arzusunun, hürriyet taleplerinin
engellenmesi ile mümkündü.Tarikatlar, cemaatlar
ve bunların yuvalandığı mekanlar olan
tekkeler, bu iş için biçilmiş
kaftandı.Çünkü...Peygamber döneminden sonra,
İslam toprakları Horasan’dan Anadolu’ya
kadar, Hindistan’dan Afrika’ya kadar
genişledi ve İslamiyet farklı kültürlerin ve
milletlerin kaynaşmasını sağladı.Bu dönemin
başlangıcı genel anlamda, Tebe-i Tabiin ve
hemen sonrası olarak işaretlenebilir.Yeni
müslüman olan milletler, İslam dinini kabul
etmekle birlikte, eski inançlarından da bir anda
kopmuyorlardı. Eski inançlarını da kültürel
değer olarak dine uyumlu bir şekilde yaşamaya
çalışıyorlardı.Hindistan, Horasan, Bizans
içlerine kadar yayılmış olan İslamiyet,
artık içinde yüzlerce farklı kültürel rengi
barındıran devasa bir devletin dini olmuştu.Bu
gün bizim “tarikat” ismiyle bildiğimiz
“sufilik ve sufiler” , kendi felsefi
temellerini oluşturmaya, kurumsallaşmaya yani
cemaatleşmeye ve tekke ismi verilen, hem sohbet
hem de ibadet için kullanılan “toplanma
evleri” veya “şubelerini” kurup yayılmaya
bu dönemde başlar.Medreseler, bu dönemde
gelişmeye başlayan sufi anlayışına ve
tarikatlarına mesafeliydi. Çünkü medreseler,
günümüzdeki anlamıyla lise ve üzeri eğitim
veren okullardı. Medreselerde, akla önem verilir
ve aklî metodlarla eğitim verilir, gerek dini
ilimler ve gerekse matematik, fen, tarih gibi
diğer bilim dalları, zamanın meşhur bilim
adamlarınca ve öğretmenlerince (müderrisler)
öğretilirdi.Tarikatlar ise medresenin aksine,
aklî ilimleri reddediyorlar, Ledün İlmi ismini
verdikleri bir bilime ve bir takım mistik ayinler
neticesinde trans haline gelindiğinde,
Tanrı’nın bahşedip müridin kalbine ilim
vermesi şeklinde özetlenebilecek bir “bilgi
edinme metoduna” inanıyorlardı. Ayrıca
tarikatlar, akli ilimlere ehemmiyet vermedikleri
için, Kur’an a bakışları ve
yorumlayışları da kendilerine has ve akıl
dışı bir şekildeydi. Onlar, medrese
tarafından “olduğu gibi muhafaza edilip”
yorumlanmayan, yorumlansa da dinsel konulara
kaynak gösterilmeyen müteşabih ayetleri tevil
ve tabir ederek, kendilerine dini ve felsefi
deliller arayıp buluyorlar ve bunda da
zorlanmıyorlardı. Çünkü müteşabih ayetler
zaten binlerce anlama gelebilecek ifadelerdi ve
Allah aslında insanları müteşabih ayetler
konusunda uyarıyordu.Bir yandan Kur’an ve
Sünnet’i inkar etmeyen tarikatlar, diğer
yandan kendilerine has ve akıldan uzak bir bilgi
edinme metoduyla kendi dinsel yorumlarını
oluşturuyorlar, diğer yandan da yine farz
ibadetleri ve Peygamber emirlerini kabul
ederlerken, diğer yandan da kendilerine has
değişik ibadet şekilleri oluşturuyorlardı.
Zikir ayinleri, sarhoşluk durumuna kadar sürekli
aynı cümle ve hareketleri tekrarlamak, sayı ile
dua etmek ve, günlerce aç kalarak nefsi terbiye
etmeye çalışmak, rabıta yapmak, hatme yapmak,
şeyhin elinden tövbe almak gibi en bilinenlerini
yazsak kafidir herhalde. Dikkat edilirse bunlar
Kur’an ve Sünnet’te yoktur. Yani, tarikatlar
bir yandan İslam dinini kabul ederlerken, diğer
yandan akıl ve mantık dışı olan kendi dini
yorumlarını oluşturuyorlar, tekke-zaviye-dergah
gibi isimler verilen hücre evleri sayesinde
örgütleniyor, İslam öncesi inanışlardan
(budizm, şamanizm vb.) izler taşıyan mistik
ayinlerle cahil halk tabakalarını cezbediyor,
örgüt içi dayanışmaları ile de durumu
pekiştiriyorlardı.Bitti sandınız değil mi?
Hayır bitmedi...Tarikatlar bu noktada
durmadılar.Normal devlet düzenine paralel fakat
(kendi tabirleriyle) manevi alemde ve sadece
kendilerini bağlayıcı, erişilmez, sorgulanmaz
s*** bir devlet yapısı oluşturdular. Gavslar,
kutuplar, şeyhler yarattılar. Bu, ruhani
liderlerin, “silsile” adı verilen ruhani
hiyerarşik yapıları, normal yaşama dair hiç
bir şey vaad etmiyordu***a tarikatların kendi
bünyelerinde sınırlı kalmak koşuluyla, manevi
bir bağımsızlık ilanı olarak
görünüyordu.Medrese, yani bilim ise bu olup
biten akıl dışılık karşısında
karşısında çaresizdi. Olan bitenin tarifi
yoktu...Çünkü, tekkeler İslam’ı
reddetmiyorlar tam aksine sahiplenir
görünüyorlardı. Yani dinen söylenecek bir
şey yoktu. Bilgi metodları da kimsenin umurunda
değildi; tıpkı kimsenin onların umurunda
olmayışı gibi...Üstelik yöneticiler, krallar,
padişahlar, sultanlar tekkeleri yani tarikatları
genelde destekliyorlardı. Çünkü tekkeler ve
tarikatlar öz itibarıyle pasifisttiler.
Saltanatlar ve krallıklar için aransa bulunmaz
bir yapıda edilgendiler ve çok yaygındılar.
Tarikatlar kendi dünyalarına müdahale
olmadıkça hemen her yönetici ve yönetimle
barışıktılar.

Kart Kurt kapanı...KKKYORumNimetKöse

valla ben sorunu kesinlikle kimsede aramadım. bu
ülkede zihniyet hep devletin malı deniz yemiyen
kerizdi. aha bunlar geldi daha fazla yedi.. bu
rahatlıga sahip oldukları icinde herseye göz
dikerler rejimede osuna da busunada. ben insanlara
...bakarım zihniyetlerini anlamaya calısırım.
topluma bakarım davranıslarını anlamaya
calısırım. kuzu gibi 1 kişinin pesinden giden
bir toplum yarattılar 60 70 80le. ac bırakmak
doganın bilinen en basit en işlevsel yöntemi
oldu aç insan herseyi yapardı cünkü.irademizi
kontrol altına hic alamadık , bana dokunmayan
1000 yıl yasasın dedik. sonuc bu. bunları
görmek benide üzüyor***a yapacak bise yok.
saygılar size Syn. Osman Pamukoglu.

VATANIN SEVENLER İÇERİDE MEYDAN VATAN
HAYİNLERİNE KALDI SANMAYIN ZAMANI GELDİGİNDE
BUNLARIN HESABI SORULUR TÜRKİYE CUMHURİYETİ
SAHİP SİZ DEGİLDİR

satılık vatan var alan varmı akp ***leketi
satılığa çıkardı şindide otoyollar
köprüler satılıyor

bu cumhuriyet muhafızları ne ayak bilmiyorum
ama sanırım kuvayi milliyeciler falan gibi
bişey,dikkat bunlar sakıncalı,ergenekon
artıkları!

ŞU ÜÇ SORUNUN CEVABINI BULMADAN ÜLKEMİZDE VE
DÜNYADA OLUP BİTEN HİÇBİR ŞEYİ ANLAMAMIZ
MÜMKÜN DEĞİLDİR!1-İngilizlerin, Almanların,
Fransızların, Rusların, İtalyanların,
Amerikalıların, Yahudilerin, Çinlilerin,
Japonların birer devletleri var...ken niçin
Türklerin ve Arapların onlarca devleti
var?2-Amerika’daki 72,5 millet ve Avrupa’daki
onlarca devlet birbirleriyle mücadele etmezken
aksine iyi geçinmeye ve birleşmeye
çalışırken Türkler, Araplar ve bütün
Müslümanlar niçin birbirlerini boğazlamaya
çalışıyor?3-Müslüman olmayan ülkelerin
orduları kendi toprakları dışında başka
ülke halklarıyla savaşırken Müslüman
ülkelerin orduları niçin hep kendi toprakları
içinde kendi halkıyla savaşır?