ziyanı yok acı ne kadar bol olursa etki o kadar
fazla olur...yufka yürekli bir milletiz
Rasim Ustaoğlu
27 Ocak 2010 Çarşamba, 02:06
"Mona Rosa" ilk bölümdür.
Fransızca "tek gül" anlamına geliyor.
Geyve gülleriyle meşhurdur. Muazzez Akkaya da
***ı. Oranın bütün güllerinin güzelliğinin
toplandığı biricik gül anlamında kullanıyor.
Akrostiş sanatıyla oluşturulmuş bir şiir. Her
kıtanın ilk dizesinin ilk harfi alt alta
sıralandığında "Muazzez
Akkaya'm" çıkıyor. 14 kıtadan
oluşan bir şiir. Mezuniyette okunan şiir
hikayesi uydurma.
özlem Uğur
27 Ocak 2010 Çarşamba, 02:08
sacit onan en kötü şiiri okusa bile o şiir
çok güzel olur eminim...
Özlem Gökce
27 Ocak 2010 Çarşamba, 02:14
Şiire istinaden üzücü bir son diye
düşünmüştüm hikayesini bilmeyince...
Kayıp Kentin Yakışıklısı
27 Ocak 2010 Çarşamba, 02:14
al doğrusu ustanın oğlundan geldi helal rasim
kardeş..
Ayten Kantar Baycan
27 Ocak 2010 Çarşamba, 02:22
LEYLA KÖŞESİ Bir de bakalım Leyla
köşesinden Aşkın kadın adlı penceresinden
...Bırakmıştı kendini yazılmış olana Susmak
ve konuşmamak denen cana Evlenmişti ve
görünüşte mutlu Şimdiden memnun ve gelecekten
umutlu Fakat bir ek***lik ufacık bir nokta Kalbi
kurcalıyordu hala Mecnun ne olmuştu neredeydi
Nasıldı ne yapıyordu hali neydi Geceleri loş
gölgeler arasında Kum tepelerinde ay yarasında
Mecnuna benzeyen hayaller olurdu Bu anlarda sanki
kalbi dururdu Bitmiş olan bir daha mı
başlayacak Ne çare başlayan başlamamış
Bitmiş bitmemiş olacak Gibi gelirdi Ona
Ürküntü geçmiş***a erememişti huzura
Karanlık bitmiş fakat erememişti huzura Ay
tutulmuş tutulmuş kurtulmuştu Gçnlu zaman
zaman tutmuştu mustu Gün kırmıştı siyah
çerçevesini Yarmıştı ışıkta ötesini
berisini Baskın korkusuyla ürperen çadırların
Bugün düzen ve güven,***a yarın!! Yarına bir
güvence olmayan Neye yarar böyle bir şimdiki
zaman Acıyla da olsa dopdolu olan hayat
Boşalmıştı zemberegi boşalmış bir saat
Gibi. Dönmüştü bomboş bir kagıda Agızdaki
tad benzemiyor eski tada Irmak kurumuş rüzgar
esmiyor Yakıcı güneşi bir parçacık bulut
örtmüyor Arzu ve korku iki karanlık duygu
Yüreginde birbirini kovalayıp duruyordu Ya bir
gün geri dönerse Mecnun Yine altüst olursa
ortalık bütün Daha mi iyi olur daha mi kötü
bilmiyordu Bir umut vardı gönlünde eksilmiyordu
Sonra kızıyordu kendine kınıyordu kendini
Kapamak istiyordu içinde eskinin kepengini Eski
oldu diyelim***a neydi yeni Ve nasıl eskitmeli
eskimiyeni Nasıl öldürmeli ölmeyeni Nasıl
diri sayarsın ölü olanı Eski bir zehirdi belki
ama yeni Andırıyordu tatsız tuzsuz bir yemegi
Beklemek neyi bekledigini bilmeden Gün günü ay
ayı kovalarken Beklemek bir vaktin dolusunu Öç
alan kaderin zalim oyunu Her şey akılla kurulu
akılla düzgün Ama aklın içinde olmalı
baharat gibi Bir parça delilik Oysa mecnun
almış bütün deliligi gitmiş Kupkuru bir hayat
kalmış ve adeta oyun bitmiş Arzulanan
zenginlik, at kumaş ve ziyafet Yetmez olur insana
bir gün elbet İnsan hep birşey umar bekler Ne
oldugunu bilmez fakat Fakat sonradan duruldu Leyla
Tevekkülle huzuru buldu Leyla Ruhta kopan
fırtınalar dindi Gökten gönle sükunet indi
Anladı ki acı tatlı soguk sıcak Geçmiş ve
gelecek ayrılmak ve kavuşmak Hep aynı
varoluşun dönüşümleri Aydınlanışları ve
sönüşümleri Her şey havada döner durur
Sonunda Tanrı varlıgında yok olur Ruh hürdür
vücut esir Ruh baldır beden zehir Ruh hürdür
Tanrı aşkıyla Baglı degil yer ve zaman
kaydıyla Farketmez gelse gelmese Kays (Mecnun)
Ona Gitse gitmese Ona Leyla Tanrı katında
buluşmuşlardır Hakikat yurduna
kavuşmuşlardır SEZAİ KARAKOÇ
Ayten Kantar Baycan
27 Ocak 2010 Çarşamba, 02:27
DONUK AŞK Yine akşam oldu, Yalnızlık
omuzlarıma çivisini çaktı yine, ...Uzaklık
aynı gerçi, Heryerdeyken olan uzaklığın pek
değişmedi, Yine akşam oldu orda olduğu gibi,
Görebiliyorum seni burdan da, Aynısıydı
ordayken de, Uzaklıktan korkmuyorum belki de,
Orada da aynıydı uzaklık gerçi Donuklaşmış
oldu artık bu, Bir o kadar da hüzünlü romanlar
gibi, Galiba ben baştan kaybetmişim, Belki de
ben baştan kazanmışım, insanlık kaybetmiş...
özlem Uğur
27 Ocak 2010 Çarşamba, 02:29
Ankaranın taşına bakgözlerimin yaşına bak
diye boşuna söylenmemiş..be hey
ankara.....sokaklarında neler neler yaşanmış
senin öyle..bir tarih yazar her bir
kaldırımında bilirim..ah o akasya ağaçların
yok mucumhuriyetin ilk
meyvesidir,geçmişimizdir,geleceğimizdır.tarihe
tek şahidimizdir..ankara..her ne kadar deniz
kokmasan datarih kokuyorsun ya buram buram..bize
yetiyor bu inan..
Saime Ugur
27 Ocak 2010 Çarşamba, 02:34
muazzez hanımı kıskanmak lazım ))bu şiiri
okuyunca
Şadiye Yılmaz Demirel
27 Ocak 2010 Çarşamba, 02:35
Mona Rosa işte böyle yorumlanır...
özlem Uğur
27 Ocak 2010 Çarşamba, 02:41
hepimiz bir şeyler olabiliyoruz***a..ne bileyim
bir ali oluyoruz,bir veli olabiliyoruz..birazda
muazzez hanım olalım,biraz sezai karakoç
olalım... :))
Kayıp Kentin Yakışıklısı
27 Ocak 2010 Çarşamba, 02:41
arkadaş bunların alayı böyle ya...mona roza
böyle, mona lisa böyle..üstünde uzlaşmak
mümkün değil..hala l.da vinci'nin kadın
kılığına girip mona lisa tablosunda kendini
çidiğini iddia edenler var.... bu sezai
karakoç'ta kendine yazmış olmasın bu
şiir..mona lisa'nı şifresini çözdük
mona roza'nın şifresini çözemiyoruz bir
türlü..
Saime Ugur
27 Ocak 2010 Çarşamba, 02:44
sanatta gizem.çözülmeyince dahamı özel
acaba?
Yahya Kocabıyık
27 Ocak 2010 Çarşamba, 02:46
özlem hanım gönlüne sağlık buradan
ankaramıza yollayı vereyim deniz havasını va
kokusunu zaten ankarayı sevmekle yolluyoruz arada
özlem Uğur
27 Ocak 2010 Çarşamba, 02:48
valla ne hoş ve ne güzel olur..malum
gölbaşımız var***a kafi
gelmiyor...gönderirseniz kabulümüzdür.. :)
Kayıp Kentin Yakışıklısı
27 Ocak 2010 Çarşamba, 02:50
sanmıyorum hadi da vinci kaçıktı yapmış
olabilir***a karakoç'un hiç öyle gizemle
işi yoktu..biz abarttık biraz..
Yahya Kocabıyık
27 Ocak 2010 Çarşamba, 02:51
kızım 15 şinde dönecek yollarım bir bavul
şimdilik nasıl olsa bir ayağımız ankarada
Özlem Gökce
27 Ocak 2010 Çarşamba, 02:51
=)
özlem Uğur
27 Ocak 2010 Çarşamba, 02:52
gitmeden uğrasın bana.. :)
Saime Ugur
27 Ocak 2010 Çarşamba, 02:54
tema ne olursa olsun herkeskendine göre
bişeyler bulunca güzel oluyor eser..gizemi
sanatçıya kalsın...bize yansıttıgı ışık
önemli...
Kayıp Kentin Yakışıklısı
27 Ocak 2010 Çarşamba, 02:58
öylede millet muazzeze taktı çok da
önemliymiş gibi...yazabileceğime inansam
muzzez'in şifresi diye kitap yazardım
özlem Uğur
27 Ocak 2010 Çarşamba, 03:01
ahahahaah...:))))kesin bestseller olurdu..
Saime Ugur
27 Ocak 2010 Çarşamba, 03:09
muazzeze hissedilen duygudaki muazzezin rolüü
.ismi de bu olsun))
özlem Uğur
27 Ocak 2010 Çarşamba, 03:15
bugün burda bir ek***lik var..:))
Selim Guler
27 Ocak 2010 Çarşamba, 03:43
Sayın Rasim USTAOĞLU' nun yorumu gerçekci
ve akılcıdır...
ACİLLLLL!! ACİLLLL! İstanbul Haseki
hastanesinde çocuk bölümünde yatan, 1 aylık
bebek için O Rh (-) negatif kana ihtiyaç
vardır. Böbrek nakli yapılacak. IRT Tel = 0543
879 43 02 0543 879 43 02 / / 0541 767 88 12 0541
767 88 12 / / 0543 879 43 05 0543 879 43 05 -
Babası Ömer Kaya ... LÜTFEN BU YAZIYI HERKES
DUVA...RINDA... PAYLAŞSIN ...ve... yorumların
ALTINA kopyala yapıştır yapsın ... LÜTFEN
ÇOK
Ahmet İnanç Yigin
27 Ocak 2010 Çarşamba, 00:36
çok güzel tşkler..
Muhammed Doruk
27 Ocak 2010 Çarşamba, 13:57
Artık inan bana muhacir kızı... Dinle ve kabul
et itirafımı... :(
Saygın Ünel
27 Ocak 2010 Çarşamba, 15:04
en sewdğm şiirlrden muhteşem
Emre Arslan
27 Ocak 2010 Çarşamba, 15:09
10 numara
Mehmet Mehmed
27 Ocak 2010 Çarşamba, 15:11
ilk feda dinledim güsel bir şiirmiş :D
Ilknur Serap özcan
27 Ocak 2010 Çarşamba, 17:11
mona rosa siyah güller ak güller...
Mine Sönmez
27 Ocak 2010 Çarşamba, 17:22
unutmuştum bu şiiri çok sev*** rağmen
,hatırlattığınız için teşekkürler.Muazzez
Akkaya her kimse çok şanslı ilk okuduğumda da
dikkatimi çeken bu isimdi.şiirin içeriği ayrı
güzel,böyle bir ismin yerleştirilmesi ustalık
yani...ey aşk nelere kadirsin mi desem:)
Süheyla Kaya
27 Ocak 2010 Çarşamba, 17:43
sözüyle hikayesiylemüthiş bir şiir
Siyah Zambak
27 Ocak 2010 Çarşamba, 17:51
Zambaklar en ıssız yerlerde açarVe vardır her
vahşi çiçekte gururBir mumun ardında bekleyen
rüzgarIşıksız ruhumu sallar da dururZambaklar
en ıssız yerlerde açar
Nilay Şenkaynak
27 Ocak 2010 Çarşamba, 18:28
uf ya karakoç ne güzel demiş di mi***a
Birgül Keten Ülker
27 Ocak 2010 Çarşamba, 22:19
Bir aşk acısının yürek burkan sesi....
Asya Gül
28 Ocak 2010 Perşembe, 23:51
yine aşk acıları...
Sait Bayazıt
17 Mayıs 2010 Pazartesi, 21:08
off offf siyah güller, akgüller... Üniversite
yıllarında gizlice çoğaltıp sezai karakoç
hayranı arkadaşlarıma hediye ederdim.. En son
Daktilo'da çoğaltıp Erdem Amca'ma
(Bayazıt) hediye etmiştim...! hey gidi günler
heyyyy
Gürcan Sert
26 Ekim 2010 Salı, 07:27
bu şiirin duyunca mona roza inthar etmiştir ben
bir insana bu kadar çok kötülük edemem diyerek
Yasemin Tüfekçi
13 Kasim 2010 Cumartesi, 16:33
Hayat ne garip.. İnsanın hayatı soruyla
başlar ve soruyla biter: 'Adını ne
koydunuz ? Merhumu nasıl bilirdiniz ? [Can
Dündar]
CİHAN AYLİN
6 Kasım 2011 Pazar, 10:29
NEDENSE BUZ ÇÖLLERİNDE YOL ALIYOR
SEVDİKLERİMİZ BUZ ÇÖLLERİNDE...
Yorumlar
fazla olur...yufka yürekli bir milletiz
Fransızca "tek gül" anlamına geliyor.
Geyve gülleriyle meşhurdur. Muazzez Akkaya da
***ı. Oranın bütün güllerinin güzelliğinin
toplandığı biricik gül anlamında kullanıyor.
Akrostiş sanatıyla oluşturulmuş bir şiir. Her
kıtanın ilk dizesinin ilk harfi alt alta
sıralandığında "Muazzez
Akkaya'm" çıkıyor. 14 kıtadan
oluşan bir şiir. Mezuniyette okunan şiir
hikayesi uydurma.
çok güzel olur eminim...
düşünmüştüm hikayesini bilmeyince...
kardeş..
köşesinden Aşkın kadın adlı penceresinden
...Bırakmıştı kendini yazılmış olana Susmak
ve konuşmamak denen cana Evlenmişti ve
görünüşte mutlu Şimdiden memnun ve gelecekten
umutlu Fakat bir ek***lik ufacık bir nokta Kalbi
kurcalıyordu hala Mecnun ne olmuştu neredeydi
Nasıldı ne yapıyordu hali neydi Geceleri loş
gölgeler arasında Kum tepelerinde ay yarasında
Mecnuna benzeyen hayaller olurdu Bu anlarda sanki
kalbi dururdu Bitmiş olan bir daha mı
başlayacak Ne çare başlayan başlamamış
Bitmiş bitmemiş olacak Gibi gelirdi Ona
Ürküntü geçmiş***a erememişti huzura
Karanlık bitmiş fakat erememişti huzura Ay
tutulmuş tutulmuş kurtulmuştu Gçnlu zaman
zaman tutmuştu mustu Gün kırmıştı siyah
çerçevesini Yarmıştı ışıkta ötesini
berisini Baskın korkusuyla ürperen çadırların
Bugün düzen ve güven,***a yarın!! Yarına bir
güvence olmayan Neye yarar böyle bir şimdiki
zaman Acıyla da olsa dopdolu olan hayat
Boşalmıştı zemberegi boşalmış bir saat
Gibi. Dönmüştü bomboş bir kagıda Agızdaki
tad benzemiyor eski tada Irmak kurumuş rüzgar
esmiyor Yakıcı güneşi bir parçacık bulut
örtmüyor Arzu ve korku iki karanlık duygu
Yüreginde birbirini kovalayıp duruyordu Ya bir
gün geri dönerse Mecnun Yine altüst olursa
ortalık bütün Daha mi iyi olur daha mi kötü
bilmiyordu Bir umut vardı gönlünde eksilmiyordu
Sonra kızıyordu kendine kınıyordu kendini
Kapamak istiyordu içinde eskinin kepengini Eski
oldu diyelim***a neydi yeni Ve nasıl eskitmeli
eskimiyeni Nasıl öldürmeli ölmeyeni Nasıl
diri sayarsın ölü olanı Eski bir zehirdi belki
ama yeni Andırıyordu tatsız tuzsuz bir yemegi
Beklemek neyi bekledigini bilmeden Gün günü ay
ayı kovalarken Beklemek bir vaktin dolusunu Öç
alan kaderin zalim oyunu Her şey akılla kurulu
akılla düzgün Ama aklın içinde olmalı
baharat gibi Bir parça delilik Oysa mecnun
almış bütün deliligi gitmiş Kupkuru bir hayat
kalmış ve adeta oyun bitmiş Arzulanan
zenginlik, at kumaş ve ziyafet Yetmez olur insana
bir gün elbet İnsan hep birşey umar bekler Ne
oldugunu bilmez fakat Fakat sonradan duruldu Leyla
Tevekkülle huzuru buldu Leyla Ruhta kopan
fırtınalar dindi Gökten gönle sükunet indi
Anladı ki acı tatlı soguk sıcak Geçmiş ve
gelecek ayrılmak ve kavuşmak Hep aynı
varoluşun dönüşümleri Aydınlanışları ve
sönüşümleri Her şey havada döner durur
Sonunda Tanrı varlıgında yok olur Ruh hürdür
vücut esir Ruh baldır beden zehir Ruh hürdür
Tanrı aşkıyla Baglı degil yer ve zaman
kaydıyla Farketmez gelse gelmese Kays (Mecnun)
Ona Gitse gitmese Ona Leyla Tanrı katında
buluşmuşlardır Hakikat yurduna
kavuşmuşlardır SEZAİ KARAKOÇ
omuzlarıma çivisini çaktı yine, ...Uzaklık
aynı gerçi, Heryerdeyken olan uzaklığın pek
değişmedi, Yine akşam oldu orda olduğu gibi,
Görebiliyorum seni burdan da, Aynısıydı
ordayken de, Uzaklıktan korkmuyorum belki de,
Orada da aynıydı uzaklık gerçi Donuklaşmış
oldu artık bu, Bir o kadar da hüzünlü romanlar
gibi, Galiba ben baştan kaybetmişim, Belki de
ben baştan kazanmışım, insanlık kaybetmiş...
diye boşuna söylenmemiş..be hey
ankara.....sokaklarında neler neler yaşanmış
senin öyle..bir tarih yazar her bir
kaldırımında bilirim..ah o akasya ağaçların
yok mucumhuriyetin ilk
meyvesidir,geçmişimizdir,geleceğimizdır.tarihe
tek şahidimizdir..ankara..her ne kadar deniz
kokmasan datarih kokuyorsun ya buram buram..bize
yetiyor bu inan..
okuyunca
bir ali oluyoruz,bir veli olabiliyoruz..birazda
muazzez hanım olalım,biraz sezai karakoç
olalım... :))
böyle, mona lisa böyle..üstünde uzlaşmak
mümkün değil..hala l.da vinci'nin kadın
kılığına girip mona lisa tablosunda kendini
çidiğini iddia edenler var.... bu sezai
karakoç'ta kendine yazmış olmasın bu
şiir..mona lisa'nı şifresini çözdük
mona roza'nın şifresini çözemiyoruz bir
türlü..
acaba?
ankaramıza yollayı vereyim deniz havasını va
kokusunu zaten ankarayı sevmekle yolluyoruz arada
gölbaşımız var***a kafi
gelmiyor...gönderirseniz kabulümüzdür.. :)
olabilir***a karakoç'un hiç öyle gizemle
işi yoktu..biz abarttık biraz..
şimdilik nasıl olsa bir ayağımız ankarada
bişeyler bulunca güzel oluyor eser..gizemi
sanatçıya kalsın...bize yansıttıgı ışık
önemli...
önemliymiş gibi...yazabileceğime inansam
muzzez'in şifresi diye kitap yazardım
.ismi de bu olsun))
ve akılcıdır...
güller
ister, önemsenmek ister, dokunulmayı ister...
Duygu, düşünce ister... Şiirler hediye
paketleri gibidir, heyecan sunar gönüllere...
Asena
hastanesinde çocuk bölümünde yatan, 1 aylık
bebek için O Rh (-) negatif kana ihtiyaç
vardır. Böbrek nakli yapılacak. IRT Tel = 0543
879 43 02 0543 879 43 02 / / 0541 767 88 12 0541
767 88 12 / / 0543 879 43 05 0543 879 43 05 -
Babası Ömer Kaya ... LÜTFEN BU YAZIYI HERKES
DUVA...RINDA... PAYLAŞSIN ...ve... yorumların
ALTINA kopyala yapıştır yapsın ... LÜTFEN
ÇOK
et itirafımı... :(
,hatırlattığınız için teşekkürler.Muazzez
Akkaya her kimse çok şanslı ilk okuduğumda da
dikkatimi çeken bu isimdi.şiirin içeriği ayrı
güzel,böyle bir ismin yerleştirilmesi ustalık
yani...ey aşk nelere kadirsin mi desem:)
vahşi çiçekte gururBir mumun ardında bekleyen
rüzgarIşıksız ruhumu sallar da dururZambaklar
en ıssız yerlerde açar
yıllarında gizlice çoğaltıp sezai karakoç
hayranı arkadaşlarıma hediye ederdim.. En son
Daktilo'da çoğaltıp Erdem Amca'ma
(Bayazıt) hediye etmiştim...! hey gidi günler
heyyyy
bir insana bu kadar çok kötülük edemem diyerek
başlar ve soruyla biter: 'Adını ne
koydunuz ? Merhumu nasıl bilirdiniz ? [Can
Dündar]
SEVDİKLERİMİZ BUZ ÇÖLLERİNDE...