Para olursa cebimizde hemen alış verişe, doya
doya aliş veriş yaparız.Bizde hayatın tadını
çıkarırız..
İsmail Terzi
28 Şubat 2010 Pazar, 15:51
Lider dediğin böyle olur! Şehit torunu ve
kendisi de şehit olmaya hazır cesur yürekli
lider! Dağdan gelip bağdakini kovmaya
çaılşanları bağından kovan bu millete
verilmiş ilahi nimet! Bu ninete karşı
nankörlük edenler de belasını bulur. Rabbim bu
nimetin değerini iyi bilmeyi bizlere nasip
eylesin!
İsmail Terzi
28 Şubat 2010 Pazar, 15:55
BTP'nin Madencilik politikası Madenler
ülkelerin zenginliğini ifade eden önemli
göstergelerden biridir. Coğrafya itibariyle
dünyanın son derece stratejik bölgesinde olan
Türkiye çok zengin maden yataklarına sahiptir.
Hal böyle iken yanlış p...olitikalarla
madenlerimiz istenilen verimlilikte
çıkarılamamakta ve maden üretiminin gayri safi
milli hâsıla içerisindeki payı sürekli
düşmektedir. Cumhuriyet döneminde
Atatürk’ün ele aldığı konulardan biri de
madencilik olmuştur. 1926 yılında çıkarılan
bir yasa ile petrol arama ve işletme hakkı
devlete verilmiştir. Madenlerimiz daha rasyonel
bir şekilde aranması, bulunanların rezerv ve
kalite tespiti***acıyla 1935 yılında Maden
Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü kurulmuştur.
Fakat ne acıdır ki, daha sonraki yıllarda
özellikle 1980’li yıllardan sonra madenlerimiz
üzerinde yabancı tahakkümü artmış ve kendi
doğal kaynaklarımızı çıkaramaz duruma
gelmiştir. Batı, madenciliğimizin geliş***si
için her türlü gayreti göstermiştir. Bugün
devletimizin desteklemediği üretim alanlarından
birisi de madenciliktir. Türkiye’de bordan
kroma, doğalgazdan petrole, altından uranyuma,
bakırdan demire, nikelden alüminyuma kadar
sayılamayacak çeşitte maden bulunmaktadır.
Bugün Türkiye’de bilinen maden
varlıklarının değeri 2 trilyon dolardır.
Özellikle iç ve dış borçları inanılmaz
boyutlara ulaşan ülkemiz için madenlerimiz bir
umut ışığıdır. Ayrıca kalkınma hamlemizi
gerçekleştirmemiz için gerekli olan sermaye
ihtiyacımızı sağlayacak kaynak olarak
önümüze çıkmaktadır. Yerin altındaki bu
değerlerimizi devreye sokamadığımızdan,
hazinenin üzerindeki bir dilenci gibi yaşamakta,
ihtiyacımız olan sermaye ihtiyacını elde etmek
için uluslararası fonlara el açmaktayız. Maden
işletmeciliğinin bir başka faydası da,
çıkarılan madenin yerinde işlenmesi ile
göçün önlenerek, sosyal sorunlara katkıda
bulunmasıdır. Bu madenlerin bazılarını
şöyle tahlil etmemiz mümkündür: 1. BOR: Son
zamanların en önemli endüstriyel hammaddeler
arasında yer almaktadır. Bor madeninin dünya
üzerindeki miktarının % 67’si ülkemizde
çıkmasına rağmen, dünya bor ticaretinin ancak
% 15’ine sahibiz. Bu rezervin değeri 750 milyar
dolardır. Sıcağa karşı çok dayanıklı olan,
bu stratejik mamul helikopterin benzin tankından,
cam ve deterjan sektörüne kadar pek çok alanda
kullanılmaktadır. Gelecekte otomobillerin,
gökdelenlerin ve giysilerimizin % 50’sinin
bordan yapılacağı bilimsel çalışmalar
sürmektedir. Böyle önemli bir madenimizin
işlenmesi ve verimliliğinin artırılması
çalışmalarını yapmadığımız gibi, IMF
dayatmaları ile yapılan özelleştirme
kapsamında bor madenlerimizi yabancıların ele
geçirme çabalarına şahit olmaktayız. 2.
KÖMÜR: Dünyanın en zengin kabul edilen OECD
ülkelerindeki elektrik üretimindeki kaynak
dağılımında %38 ile kömür birinci sırada,
%24 ile nükleer enerji ikinci sırada,
doğalgazın payı ise %11’lerdedir.
Türkiye’de ise, doğalgazın elektrik
üretimindeki payı %34 iken, dünyanın en zengin
kömür yataklarından biri olan ülkemizde,
kömürü elektrik santrallerinde
kullanamadığımızdan dolayı yıllık
zararımız 9 milyar kilowattsaattir. Kömür
kaynaklarımızı kullanmak yerine, yabancı
ülkelerden doğalgaz ithal etme yoluna gitmekle,
kendi elimizle dışa bağımlı hale gelmekte ve
kat kat pahalı enerji kullanmak zorunda
kalmaktayız. Yanlış politikalarla kömür
üretimimiz sürekli düşmekte ithalat
artmaktadır. Maden ithalatı içinde petrolden
sonra en fazla ödeme kömür için
yapılmaktadır. Devlet şu anda doğalgaz
santrallerinden 17 cente elektrik alırken,
Afşin-Elbistan’da kömürle elektriğin
kilowatı 1.7 centtir. 3. ALTIN: Günümüzde
dünyada toplam 43.000 ton altın rezervi
bulunmaktadır. 20.000 ton rezerv ile Güney
Afrika birinci, 6.500 tonla Türkiye ikinci, 4.770
ton rezervle ABD üçüncü sıradadır. Ne
acıdır ki, altını olup da bu madenini
çıkartamayan tek ülke Türkiye’dir. Yapılan
hesaplamalara göre Türkiye’nin altın rezervi
asgari değeri 400 milyar dolardır. Türkiye bunu
işlettiği takdirde yılda 15 milyar dolar
ihracat geliri elde edebilecektir. 4. PETROL:
Yurdumuzda bilimsel ve sistematik petrol
aramaları 1935 yılında MTA’nın kurulmasıyla
başlamıştır. MTA yaptığı çalışmalarla
Güneydoğu Anadolu’nun bir petrol bölgesi
olduğunu, ayrıca Trakya ve Adana havzalarının
da petrol potansiyeli taşıdığını tespit
etmiştir. Petrol için ilk başarılı
çalışmalar Raman’da sevindirici sonuçlar
vermiş ve petrol çıkarmayı başarmışlardır.
Ancak daha sonra 1954 ve 1957 petrol yasalarıyla
özel ve yabancı şirketlere rafineri kurma
hakkı sağlanmıştır. Shell firmasında 20 yıl
genel müdürlük yapmış olan Antony Robinson
şöyle diyor: ’Bütün Amerikan petrol
şirketleri bilir ki, yapılan araştırmalar
Türkiye’nin bir petrol denizi üzerinde
olduğunu gösteriyor’. Çekilen uydu
fotoğraflarıyla da bu tesbit edilmekte, bilhassa
5.000 metreden sonra yoğun petrol yatakları
görülüyor. 1980 yıllarında, yabancılarla
yapılan petrol anlaşmalarında 5.000 metreye
kadar inilmesi planlanmışken, 300 metrede
aramalar bırakılmış, petrol bulunan yerlerin
de üzerine çimento dökülmüştür. Bugün o
çimento dökülen kuyular üzerinde yapılan
çalışmalarda ’petrol yok’ denilen yerlerden
petrol fışkırmaktadır. Aynı şekilde Ege
Denizi zengin petrol yataklarına sahiptir.
Ülkeler petrol çıkarmak için 100 milyarlarca
dolar masraf yaparak arama çalışmalarında
bulunurken, Türkiye’de petrol aramalarına
ayrılan ödenek yok denecek kadar azdır.
Ülkemizde sanki petrol çıkarılmaması için
bir lobi oluşturulmuştur. Çevremizdeki bütün
komşularımız adım başı petrol
çıkartırken, Türk halkına ’petrolümüz
yok, petrol yatakları az’ şeklinde söylenen
sözlerin hiçbir gerçek tarafı yoktur. Bugün
Türkiye, tükettiği petrolü üretebilecek
kapasiteye sahiptir. Bu tespitler neticesinde
milli ekonomi anlayışımız gereği hızla yer
altında bulunan bu zenginliklerimizi ortaya
çıkartma çalışmalarına başlanacaktır. Bu
amaca yönelik yapılacak çalışmalarımızı
maddelersek; 1. Maden Tetkik Arama Kurumu ve
üniversitelerle girişilecek ortak çalışma ile
Türkiye’nin bilinen ve bilinmeyen maden
haritası çıkarılacaktır. 2. Verimsiz olduğu
gerekçesiyle kapatılan petrol kuyuları tekrar
açılacak ve yeni kaynaklar bulmak için sondaj
çalışmalarına başlanacaktır. 3. Dünyanın
en zengin bor rezervlerine sahip olan ülkemizde,
bu madenin üretimine ve işlenerek dış
pazarlara satılmasına öncelik verilecektir. 4.
Zengin altın rezervlerimiz süratle devreye
sokularak, işlenerek pazarlanması için altın
sanayimizin hizmetine sunulacaktır. 5. Dünyanın
stratejik madenlerinden olan uranyumun ülkemizde
bol miktarda bulunduğu bilinmektedir.
Dolayısıyla uranyumun zenginleştirilmesi
çalışmalarına öncelik verilecektir. 6.
Madencilik sektöründe mevcut teknolojiyi
modernleştirilmesi ve ürün kalitesi
yükseltilecektir. 7. Ülkemizdeki maden
yataklarına yakın bölgelerde kurulacak sanayi
kolları ile çıkarılan madenlerimiz işlenerek
satılacaktır. 8. Pazarlamadaki sorunlar
çözülerek, maden ihracatı artırılacaktır.
9. Bu bölgelere özellikle demiryolu
bağlantıları ile ucuz taşıma koşulları
sağlanacaktır. 10. Doğal kaynakların
çıkarıldığı bölgelerdeki halkın istihdamı
ile işsizlik problemi çözülerek, gelirin
tabana yayılması da sağlanmış olacaktır. 11.
Eko stratejik bölgemiz olan Orta Asya ve
Ortadoğu ülkeleriyle doğal zenginliklerimiz
takas ticaretiyle pazarlanacaktır.
Gs Polat
28 Şubat 2010 Pazar, 16:37
helal be size yürüyün kim tutar sizi...
Murat çorbacı
28 Şubat 2010 Pazar, 16:43
şimdi bu siyaselerin kla*** vaadlerine
almışmış bizim güzel milletimiz iki çuval
kömür bir poşet bulguru alınca kendini buğday
ambarında sanıyor Sonra Prof Dr Haydar baş HER
TÜRK VATANDAŞINA 500 TL MAAŞ verecem dediği
zaman offfffffff yapamaz bu ya oluyor kardeşim
sizin almanız gereken asgari ücret 2000 TL sana
bu maaşı mevcut hükümet veremiyorsa bunu
HAYDAR BAŞ beyin yapamayacağını nasıl iddia
edersin sana böyle bi vaad verlmediği için
yıllardır kuru vaadlere kandın bizim
vaadlerimiz noter tastikli varmı ötesi !?
İsmail Terzi
28 Şubat 2010 Pazar, 16:52
Hak elimizden tutunca kimse engel olamaz
inşaallah!
Sıtkı Demirci
28 Şubat 2010 Pazar, 18:20
Yıllardır hiç bir şey görmeyen kandırılan
bu millete herşey hayal gelmeye başladı.
Prof.Dr. Haydar Baş bu millete yapacaklarının
en azını söylüyo onu bile idrak edemiyorlar ki
o başbakan olduğu zaman herkes nasıl zengin
olacak bakın seyredelim bu ülkede fakir
kalmıcak fakir uyan Türk milleti daha nekadar
yüzünü BTP den çevireceksin acaba. SANMA
BAŞKA ÇÖZÜMÜ VAR BU İŞİN HAYDAR
BAŞ'TIR SENİN DİRİLİŞİN.
Yasin Yildirim
02 Mart 2010 Salı, 00:37
yürü be hocam gün dogmus gün batmis helbet
bizimdir
Yorumlar
doya aliş veriş yaparız.Bizde hayatın tadını
çıkarırız..
kendisi de şehit olmaya hazır cesur yürekli
lider! Dağdan gelip bağdakini kovmaya
çaılşanları bağından kovan bu millete
verilmiş ilahi nimet! Bu ninete karşı
nankörlük edenler de belasını bulur. Rabbim bu
nimetin değerini iyi bilmeyi bizlere nasip
eylesin!
ülkelerin zenginliğini ifade eden önemli
göstergelerden biridir. Coğrafya itibariyle
dünyanın son derece stratejik bölgesinde olan
Türkiye çok zengin maden yataklarına sahiptir.
Hal böyle iken yanlış p...olitikalarla
madenlerimiz istenilen verimlilikte
çıkarılamamakta ve maden üretiminin gayri safi
milli hâsıla içerisindeki payı sürekli
düşmektedir. Cumhuriyet döneminde
Atatürk’ün ele aldığı konulardan biri de
madencilik olmuştur. 1926 yılında çıkarılan
bir yasa ile petrol arama ve işletme hakkı
devlete verilmiştir. Madenlerimiz daha rasyonel
bir şekilde aranması, bulunanların rezerv ve
kalite tespiti***acıyla 1935 yılında Maden
Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü kurulmuştur.
Fakat ne acıdır ki, daha sonraki yıllarda
özellikle 1980’li yıllardan sonra madenlerimiz
üzerinde yabancı tahakkümü artmış ve kendi
doğal kaynaklarımızı çıkaramaz duruma
gelmiştir. Batı, madenciliğimizin geliş***si
için her türlü gayreti göstermiştir. Bugün
devletimizin desteklemediği üretim alanlarından
birisi de madenciliktir. Türkiye’de bordan
kroma, doğalgazdan petrole, altından uranyuma,
bakırdan demire, nikelden alüminyuma kadar
sayılamayacak çeşitte maden bulunmaktadır.
Bugün Türkiye’de bilinen maden
varlıklarının değeri 2 trilyon dolardır.
Özellikle iç ve dış borçları inanılmaz
boyutlara ulaşan ülkemiz için madenlerimiz bir
umut ışığıdır. Ayrıca kalkınma hamlemizi
gerçekleştirmemiz için gerekli olan sermaye
ihtiyacımızı sağlayacak kaynak olarak
önümüze çıkmaktadır. Yerin altındaki bu
değerlerimizi devreye sokamadığımızdan,
hazinenin üzerindeki bir dilenci gibi yaşamakta,
ihtiyacımız olan sermaye ihtiyacını elde etmek
için uluslararası fonlara el açmaktayız. Maden
işletmeciliğinin bir başka faydası da,
çıkarılan madenin yerinde işlenmesi ile
göçün önlenerek, sosyal sorunlara katkıda
bulunmasıdır. Bu madenlerin bazılarını
şöyle tahlil etmemiz mümkündür: 1. BOR: Son
zamanların en önemli endüstriyel hammaddeler
arasında yer almaktadır. Bor madeninin dünya
üzerindeki miktarının % 67’si ülkemizde
çıkmasına rağmen, dünya bor ticaretinin ancak
% 15’ine sahibiz. Bu rezervin değeri 750 milyar
dolardır. Sıcağa karşı çok dayanıklı olan,
bu stratejik mamul helikopterin benzin tankından,
cam ve deterjan sektörüne kadar pek çok alanda
kullanılmaktadır. Gelecekte otomobillerin,
gökdelenlerin ve giysilerimizin % 50’sinin
bordan yapılacağı bilimsel çalışmalar
sürmektedir. Böyle önemli bir madenimizin
işlenmesi ve verimliliğinin artırılması
çalışmalarını yapmadığımız gibi, IMF
dayatmaları ile yapılan özelleştirme
kapsamında bor madenlerimizi yabancıların ele
geçirme çabalarına şahit olmaktayız. 2.
KÖMÜR: Dünyanın en zengin kabul edilen OECD
ülkelerindeki elektrik üretimindeki kaynak
dağılımında %38 ile kömür birinci sırada,
%24 ile nükleer enerji ikinci sırada,
doğalgazın payı ise %11’lerdedir.
Türkiye’de ise, doğalgazın elektrik
üretimindeki payı %34 iken, dünyanın en zengin
kömür yataklarından biri olan ülkemizde,
kömürü elektrik santrallerinde
kullanamadığımızdan dolayı yıllık
zararımız 9 milyar kilowattsaattir. Kömür
kaynaklarımızı kullanmak yerine, yabancı
ülkelerden doğalgaz ithal etme yoluna gitmekle,
kendi elimizle dışa bağımlı hale gelmekte ve
kat kat pahalı enerji kullanmak zorunda
kalmaktayız. Yanlış politikalarla kömür
üretimimiz sürekli düşmekte ithalat
artmaktadır. Maden ithalatı içinde petrolden
sonra en fazla ödeme kömür için
yapılmaktadır. Devlet şu anda doğalgaz
santrallerinden 17 cente elektrik alırken,
Afşin-Elbistan’da kömürle elektriğin
kilowatı 1.7 centtir. 3. ALTIN: Günümüzde
dünyada toplam 43.000 ton altın rezervi
bulunmaktadır. 20.000 ton rezerv ile Güney
Afrika birinci, 6.500 tonla Türkiye ikinci, 4.770
ton rezervle ABD üçüncü sıradadır. Ne
acıdır ki, altını olup da bu madenini
çıkartamayan tek ülke Türkiye’dir. Yapılan
hesaplamalara göre Türkiye’nin altın rezervi
asgari değeri 400 milyar dolardır. Türkiye bunu
işlettiği takdirde yılda 15 milyar dolar
ihracat geliri elde edebilecektir. 4. PETROL:
Yurdumuzda bilimsel ve sistematik petrol
aramaları 1935 yılında MTA’nın kurulmasıyla
başlamıştır. MTA yaptığı çalışmalarla
Güneydoğu Anadolu’nun bir petrol bölgesi
olduğunu, ayrıca Trakya ve Adana havzalarının
da petrol potansiyeli taşıdığını tespit
etmiştir. Petrol için ilk başarılı
çalışmalar Raman’da sevindirici sonuçlar
vermiş ve petrol çıkarmayı başarmışlardır.
Ancak daha sonra 1954 ve 1957 petrol yasalarıyla
özel ve yabancı şirketlere rafineri kurma
hakkı sağlanmıştır. Shell firmasında 20 yıl
genel müdürlük yapmış olan Antony Robinson
şöyle diyor: ’Bütün Amerikan petrol
şirketleri bilir ki, yapılan araştırmalar
Türkiye’nin bir petrol denizi üzerinde
olduğunu gösteriyor’. Çekilen uydu
fotoğraflarıyla da bu tesbit edilmekte, bilhassa
5.000 metreden sonra yoğun petrol yatakları
görülüyor. 1980 yıllarında, yabancılarla
yapılan petrol anlaşmalarında 5.000 metreye
kadar inilmesi planlanmışken, 300 metrede
aramalar bırakılmış, petrol bulunan yerlerin
de üzerine çimento dökülmüştür. Bugün o
çimento dökülen kuyular üzerinde yapılan
çalışmalarda ’petrol yok’ denilen yerlerden
petrol fışkırmaktadır. Aynı şekilde Ege
Denizi zengin petrol yataklarına sahiptir.
Ülkeler petrol çıkarmak için 100 milyarlarca
dolar masraf yaparak arama çalışmalarında
bulunurken, Türkiye’de petrol aramalarına
ayrılan ödenek yok denecek kadar azdır.
Ülkemizde sanki petrol çıkarılmaması için
bir lobi oluşturulmuştur. Çevremizdeki bütün
komşularımız adım başı petrol
çıkartırken, Türk halkına ’petrolümüz
yok, petrol yatakları az’ şeklinde söylenen
sözlerin hiçbir gerçek tarafı yoktur. Bugün
Türkiye, tükettiği petrolü üretebilecek
kapasiteye sahiptir. Bu tespitler neticesinde
milli ekonomi anlayışımız gereği hızla yer
altında bulunan bu zenginliklerimizi ortaya
çıkartma çalışmalarına başlanacaktır. Bu
amaca yönelik yapılacak çalışmalarımızı
maddelersek; 1. Maden Tetkik Arama Kurumu ve
üniversitelerle girişilecek ortak çalışma ile
Türkiye’nin bilinen ve bilinmeyen maden
haritası çıkarılacaktır. 2. Verimsiz olduğu
gerekçesiyle kapatılan petrol kuyuları tekrar
açılacak ve yeni kaynaklar bulmak için sondaj
çalışmalarına başlanacaktır. 3. Dünyanın
en zengin bor rezervlerine sahip olan ülkemizde,
bu madenin üretimine ve işlenerek dış
pazarlara satılmasına öncelik verilecektir. 4.
Zengin altın rezervlerimiz süratle devreye
sokularak, işlenerek pazarlanması için altın
sanayimizin hizmetine sunulacaktır. 5. Dünyanın
stratejik madenlerinden olan uranyumun ülkemizde
bol miktarda bulunduğu bilinmektedir.
Dolayısıyla uranyumun zenginleştirilmesi
çalışmalarına öncelik verilecektir. 6.
Madencilik sektöründe mevcut teknolojiyi
modernleştirilmesi ve ürün kalitesi
yükseltilecektir. 7. Ülkemizdeki maden
yataklarına yakın bölgelerde kurulacak sanayi
kolları ile çıkarılan madenlerimiz işlenerek
satılacaktır. 8. Pazarlamadaki sorunlar
çözülerek, maden ihracatı artırılacaktır.
9. Bu bölgelere özellikle demiryolu
bağlantıları ile ucuz taşıma koşulları
sağlanacaktır. 10. Doğal kaynakların
çıkarıldığı bölgelerdeki halkın istihdamı
ile işsizlik problemi çözülerek, gelirin
tabana yayılması da sağlanmış olacaktır. 11.
Eko stratejik bölgemiz olan Orta Asya ve
Ortadoğu ülkeleriyle doğal zenginliklerimiz
takas ticaretiyle pazarlanacaktır.
almışmış bizim güzel milletimiz iki çuval
kömür bir poşet bulguru alınca kendini buğday
ambarında sanıyor Sonra Prof Dr Haydar baş HER
TÜRK VATANDAŞINA 500 TL MAAŞ verecem dediği
zaman offfffffff yapamaz bu ya oluyor kardeşim
sizin almanız gereken asgari ücret 2000 TL sana
bu maaşı mevcut hükümet veremiyorsa bunu
HAYDAR BAŞ beyin yapamayacağını nasıl iddia
edersin sana böyle bi vaad verlmediği için
yıllardır kuru vaadlere kandın bizim
vaadlerimiz noter tastikli varmı ötesi !?
inşaallah!
bu millete herşey hayal gelmeye başladı.
Prof.Dr. Haydar Baş bu millete yapacaklarının
en azını söylüyo onu bile idrak edemiyorlar ki
o başbakan olduğu zaman herkes nasıl zengin
olacak bakın seyredelim bu ülkede fakir
kalmıcak fakir uyan Türk milleti daha nekadar
yüzünü BTP den çevireceksin acaba. SANMA
BAŞKA ÇÖZÜMÜ VAR BU İŞİN HAYDAR
BAŞ'TIR SENİN DİRİLİŞİN.
bizimdir