Peygamber sevgisinin işlendiği şiirlerde
benzetme olarak genelde gül kullanılırken , onu
tanımlamada su benzetmesini kullanan,okuyanlarda
suya kanma hissi uyaran, Fuzûlî'nin leylâ
ve mecnûn'dan sonraki en güzel eseri
Murat Koruk
01 Kasim 2010 Pazartesi, 08:35
Ey goncanın yapragına düşen damlaKevserden mi
düştün gülün yanagınaLeblerinden akıyor bal
ile şerbetBahri ummana düşen yanar elbet.
Zemzem Mavera
04 Kasim 2010 Perşembe, 01:06
Su KasidesiSaçma ey göz eşkden gönlümdeki
odlara su Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz
çâre su ...(Ey göz! Gönlümdeki (içimdeki)
ateşlere göz yaşımdan su saçma ki, bu kadar
(çok) tutuşan ateşlere su fayda vermez.)
Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem Yâ
muhît olmış gözümden günbed-i devvâra su
(Şu dönen gök kubbenin rengi su rengi midir;
yoksa gözümden akan sular, göz yaşları mı
şu dönen gök kubbeyi kaplamıştır, bilemem..)
Zevk-ı tîğundan aceb yoh olsa gönlüm çâk
çâk Kim mürûr ilen bırağur rahneler dîvâra
su (Senin kılıca benzeyen keskin
bakışlarının zevkinden benim gönlüm parça
parça olsa buna şaşılmaz. Nitekim akarsu da
zamanla duvarda, yarlarda yarıklar meydana
getirir.) Vehm ilen söyler dil-i mecrûh
peykânun sözin İhtiyât ilen içer her kimde
olsa yara su (Yarası olanın suyu ihtiyatla
içmesi gibi, benim yaralı gönlüm de senin ok
temrenine, ok ucuna benzeyen kirpiklerinin
sözünü korka korka söyler.) Suya virsün
bâğ-bân gül-zârı zahmet çekmesün Bir gül
açılmaz yüzün tek virse min gül-zâra su
(Bahçıvan gül bahçesini sele versin (su ile
mahvetsin), boşuna yorulmasın; çünkü bin gül
bahçesine su verse de senin yüzün gibi bir gül
açılmaz.) Ohşadabilmez gubârını muharrir
hattuna Hâme tek bahmahdan inse gözlerine kara
su (Hattatın beyaz kâğıda bakmaktan, kalem
gibi, gözlerine kara su inse (kör olsa, kör
oluncaya kadar uğraşsa yine de) gubârî
(yazı)sını, senin yüzündeki tüylere
benzetemez. ) Ârızun yâdıyla nem-nâk olsa
müjgânum n'ola Zayi olmaz gül
temennâsıyla virmek hâra su (Senin yanağının
anılması sebebiyle kirpiklerim ıslansa ne olur,
buna şaşılır mı? Zira gül elde etmek dileği
ile dikene verilen su boşa gitmez.) Gam güni
itme dil-i bîmârdan tîgun dirîğ Hayrdur
virmek karanu gicede bîmâra su (Gamlı günümde
hasta gönlümden kılıç gibi keskin olan
bakışını esirgeme; zira karanlık gecede
hastaya su vermek hayırlı bir iştir.) İste
peykânın gönül hecrinde şevkum sâkin it
Susuzam bir kez bu sahrâda menüm-çün ara su
(Gönül! Onun ok temrenine benzeyen kirpiklerini
iste ve onun ayrılığında duyduğum hararetimi
yatıştır, söndür. Susuzum bu defa da benim
için su ara.) Men lebün müştâkıyam zühhâd
kevser tâlibi Nitekim meste mey içmek hoş
gelür hûş-yâra su (Nasıl sarhoşa şarap
içmek, aklı başında olana da su içmek hoş
geliyorsa, ben senin dudağını özlüyorum,
sofular da kevser istiyorlar.) Ravza-i kûyuna her
dem durmayup eyler güzâr Âşık olmış galibâ
ol serv-i hoş-reftâra su (Su, her zaman senin
Cennet misâli mahallenin bahçesine doğru akar.
Galiba o hoş yürüyüşlü, hoş salınışlı;
serviyi andıran sevgiliye aşık olmuş.) Su
yolın ol kûydan toprağ olup dutsam gerek Çün
rakîbümdür dahı ol kûya koyman vara su
(Topraktan bir set olup su yolunu o mahalleden
kesmeliyim, çünkü su benim rakibimdir, onu o
yere bırakamam.) Dest-bûsı ârzûsıyla ger
ölsem dostlar Kûze eylen toprağum sunun anunla
yâra su (Dostlarım! Şayet onun elini öpme
arzusuyla ölürsem, öldükten sonra toprağımı
testi yapın ve onunla sevgiliye su sunun.) Serv
ser-keşlük kılur kumrî niyâzından meger
Dâmenin duta ayağına düşe yalvara su (Servi
kumrunun yalvarmasından dolayı dikbaşlılık
ediyor. Onu ancak suyun eteğini tutup ayağına
düşmesi (yalvarıp aracı olması bu
dikbaşlılığından) kurtarabilir.) İçmek
ister bülbülün kanın meger bir reng ile Gül
budağınun mizâcına gire kurtara su (Gül
fidanı bir hile ile (meşhur gül ve bülbül
efsanesindeki gibi yine) bülbülün kanını
içmek istiyor; bunu engelleyebilmek için suyun
gül dallarının damarlarına girerek gül
ağacının mizacını değiştirmesi gerekir.)
Tıynet-i pâkini rûşen kılmış ehl-i âleme
İktidâ kılmış târîk-i Ahmed-i
Muhtâr'a su (Su Hz. Muhammed'in (s.a.v)
yoluna uymuş (ve bu hâli ile) dünya halkına
temiz yaratılışını açıkça göstermiştir.)
Seyyid-i nev-i beşer deryâ-ı dürr-i ıstıfâ
Kim sepüpdür mucizâtı âteş-i eşrâra su
(İnsanların efendisi, seçme inci denizi (olan
Hz. Muhammed'in s.a.v) mucizeleri kötülerin
ateşine su serpmiştir.) Kılmağ içün tâze
gül-zârı nübüvvet revnakın Mu'cizinden
eylemiş izhâr seng-i hâra su (Katı taş,
Peygamberlik gül bahçesinin parlaklığını
tazelemek için (ve onun) mucizesinden dolayı su
meydana çıkarmıştır.) Mu'cizi bir
bahr-ı bî-pâyân imiş âlemde kim Yetmiş
andan min min âteş-hâne-i küffara su (Hz.
Peygamberimiz'in mûcizeleri dünyada uçsuz
bucaksız bir deniz gibi imiş ki, ondan (o
mucizelerden), ateşe tapan kâfirlerin binlerce
mâbedine su ulaşmış ve onları
söndürmüştür.) Şair Fuzuli
Yorumlar
benzetme olarak genelde gül kullanılırken , onu
tanımlamada su benzetmesini kullanan,okuyanlarda
suya kanma hissi uyaran, Fuzûlî'nin leylâ
ve mecnûn'dan sonraki en güzel eseri
düştün gülün yanagınaLeblerinden akıyor bal
ile şerbetBahri ummana düşen yanar elbet.
odlara su Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz
çâre su ...(Ey göz! Gönlümdeki (içimdeki)
ateşlere göz yaşımdan su saçma ki, bu kadar
(çok) tutuşan ateşlere su fayda vermez.)
Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem Yâ
muhît olmış gözümden günbed-i devvâra su
(Şu dönen gök kubbenin rengi su rengi midir;
yoksa gözümden akan sular, göz yaşları mı
şu dönen gök kubbeyi kaplamıştır, bilemem..)
Zevk-ı tîğundan aceb yoh olsa gönlüm çâk
çâk Kim mürûr ilen bırağur rahneler dîvâra
su (Senin kılıca benzeyen keskin
bakışlarının zevkinden benim gönlüm parça
parça olsa buna şaşılmaz. Nitekim akarsu da
zamanla duvarda, yarlarda yarıklar meydana
getirir.) Vehm ilen söyler dil-i mecrûh
peykânun sözin İhtiyât ilen içer her kimde
olsa yara su (Yarası olanın suyu ihtiyatla
içmesi gibi, benim yaralı gönlüm de senin ok
temrenine, ok ucuna benzeyen kirpiklerinin
sözünü korka korka söyler.) Suya virsün
bâğ-bân gül-zârı zahmet çekmesün Bir gül
açılmaz yüzün tek virse min gül-zâra su
(Bahçıvan gül bahçesini sele versin (su ile
mahvetsin), boşuna yorulmasın; çünkü bin gül
bahçesine su verse de senin yüzün gibi bir gül
açılmaz.) Ohşadabilmez gubârını muharrir
hattuna Hâme tek bahmahdan inse gözlerine kara
su (Hattatın beyaz kâğıda bakmaktan, kalem
gibi, gözlerine kara su inse (kör olsa, kör
oluncaya kadar uğraşsa yine de) gubârî
(yazı)sını, senin yüzündeki tüylere
benzetemez. ) Ârızun yâdıyla nem-nâk olsa
müjgânum n'ola Zayi olmaz gül
temennâsıyla virmek hâra su (Senin yanağının
anılması sebebiyle kirpiklerim ıslansa ne olur,
buna şaşılır mı? Zira gül elde etmek dileği
ile dikene verilen su boşa gitmez.) Gam güni
itme dil-i bîmârdan tîgun dirîğ Hayrdur
virmek karanu gicede bîmâra su (Gamlı günümde
hasta gönlümden kılıç gibi keskin olan
bakışını esirgeme; zira karanlık gecede
hastaya su vermek hayırlı bir iştir.) İste
peykânın gönül hecrinde şevkum sâkin it
Susuzam bir kez bu sahrâda menüm-çün ara su
(Gönül! Onun ok temrenine benzeyen kirpiklerini
iste ve onun ayrılığında duyduğum hararetimi
yatıştır, söndür. Susuzum bu defa da benim
için su ara.) Men lebün müştâkıyam zühhâd
kevser tâlibi Nitekim meste mey içmek hoş
gelür hûş-yâra su (Nasıl sarhoşa şarap
içmek, aklı başında olana da su içmek hoş
geliyorsa, ben senin dudağını özlüyorum,
sofular da kevser istiyorlar.) Ravza-i kûyuna her
dem durmayup eyler güzâr Âşık olmış galibâ
ol serv-i hoş-reftâra su (Su, her zaman senin
Cennet misâli mahallenin bahçesine doğru akar.
Galiba o hoş yürüyüşlü, hoş salınışlı;
serviyi andıran sevgiliye aşık olmuş.) Su
yolın ol kûydan toprağ olup dutsam gerek Çün
rakîbümdür dahı ol kûya koyman vara su
(Topraktan bir set olup su yolunu o mahalleden
kesmeliyim, çünkü su benim rakibimdir, onu o
yere bırakamam.) Dest-bûsı ârzûsıyla ger
ölsem dostlar Kûze eylen toprağum sunun anunla
yâra su (Dostlarım! Şayet onun elini öpme
arzusuyla ölürsem, öldükten sonra toprağımı
testi yapın ve onunla sevgiliye su sunun.) Serv
ser-keşlük kılur kumrî niyâzından meger
Dâmenin duta ayağına düşe yalvara su (Servi
kumrunun yalvarmasından dolayı dikbaşlılık
ediyor. Onu ancak suyun eteğini tutup ayağına
düşmesi (yalvarıp aracı olması bu
dikbaşlılığından) kurtarabilir.) İçmek
ister bülbülün kanın meger bir reng ile Gül
budağınun mizâcına gire kurtara su (Gül
fidanı bir hile ile (meşhur gül ve bülbül
efsanesindeki gibi yine) bülbülün kanını
içmek istiyor; bunu engelleyebilmek için suyun
gül dallarının damarlarına girerek gül
ağacının mizacını değiştirmesi gerekir.)
Tıynet-i pâkini rûşen kılmış ehl-i âleme
İktidâ kılmış târîk-i Ahmed-i
Muhtâr'a su (Su Hz. Muhammed'in (s.a.v)
yoluna uymuş (ve bu hâli ile) dünya halkına
temiz yaratılışını açıkça göstermiştir.)
Seyyid-i nev-i beşer deryâ-ı dürr-i ıstıfâ
Kim sepüpdür mucizâtı âteş-i eşrâra su
(İnsanların efendisi, seçme inci denizi (olan
Hz. Muhammed'in s.a.v) mucizeleri kötülerin
ateşine su serpmiştir.) Kılmağ içün tâze
gül-zârı nübüvvet revnakın Mu'cizinden
eylemiş izhâr seng-i hâra su (Katı taş,
Peygamberlik gül bahçesinin parlaklığını
tazelemek için (ve onun) mucizesinden dolayı su
meydana çıkarmıştır.) Mu'cizi bir
bahr-ı bî-pâyân imiş âlemde kim Yetmiş
andan min min âteş-hâne-i küffara su (Hz.
Peygamberimiz'in mûcizeleri dünyada uçsuz
bucaksız bir deniz gibi imiş ki, ondan (o
mucizelerden), ateşe tapan kâfirlerin binlerce
mâbedine su ulaşmış ve onları
söndürmüştür.) Şair Fuzuli