1987 y... ılında
Amerika'daki biliminsanları arasında
yapılan bir araştırma, 480.000 bilim
insanından sadece 700 bilim insanının
yaratılışçı ve benzeri açıklamalara itibar
ettigini, ya da Evrim Kuramı'na karşı
şüphe duyduğunu göstermiştir. Ve bu 700
(%0.158) bilim insanından sadece küçük bir
bölümü doğa bilimleri alanında akademik
çalışma yapmaktadır. Son yıllarda yapılan
benzeri karşılaştırmalar, Evrim
Kuramı'nı bütünü ile reddeden ya da ona
karşı şüphe duyan bilim insanlarının
oranının yaklaşık olarak %0.054 civarında
olduğunu göstermiştir. Karşı çıkanların
%75.1'i biyoloji dışındaki bilim
dallarında çalışmaktadır.
Yalın Kılıç
1 Ocak 2010 Cuma, 05:57
200 bin yıl olacak, 200 milyon yıl değil. Ntv
bilimde okumuştum bunu ve bu da evrime bir kanıt
olarak yoruluyor. Devam et böyle :)
Yalın Kılıç
1 Ocak 2010 Cuma, 05:57
bu havva dedikleri de insan diye
adlandırılabilecek bilinen en eski insan
olmasın? kutsal kitap masallarındaki ademin
kaburga kemiğinden yaratılan havva ile alakası
yok bunun. O kitaplara göre dünya ancak 6000
yaşında :D
Yalın Kılıç
1 Ocak 2010 Cuma, 05:57
bak bu konuda bir kaynak vereyim
yanlışlığını açıklamak için. nyv bilim
mayıs 2009, sayfa 58."Mitokondriyal Havva
modeli de denen bu evrim modelini oluştururken,
yalnızca anneden çocuğa aktarılan
mtDNA'nın izinden gidilmiş ve tüm
dünyadan toplanan çok sayıdaki örnekte aynı
doğal mutasyona rastlanmış. Bu mutasyonun da
yaklaşık 200 bin yıl kadar önce oluştuğu
saptanmış. Mitokondriyal Havva belki ilk kadın
değildi,***a soyunu bu güne kadar sürdürebilen
en eski annemizdi."
Yalın Kılıç
1 Ocak 2010 Cuma, 05:57
yani hiç alakası yok kutsal(!) kitaplarda
belirtilen havva modeliyle. bir tarafta mutasyon
oluşumu ve bilinen en eski kadın, ve 200 bin
yıl öncesi (ve yazıda da evrimsel model
denilmiş zaten), diğer tarafta-yani dinde-
ademin kaburga kemiğinden yaratılan, cennetten
kovulan bir havva. dünyanın yaşını sadece
birkaç bin yıl olarak kutsal kitaplarda
gördüğümüze göre, bu tezi de %100 kesinlikle
çürütmüş oluyoruz.
Yalın Kılıç
1 Ocak 2010 Cuma, 05:57
Dağal olaylar doğaüstü güçlerle değil de,
doğal nedenlerle açıklanırsa yanlışlar er
geç düzelecektir. Bu yüzden bilim ve din
tamamen ayrı kulvarlardadır.
Yalın Kılıç
1 Ocak 2010 Cuma, 05:57
yukarda nyv bilim yazmışım, ntv olacaktı :)
Yalın Kılıç
1 Ocak 2010 Cuma, 05:57
Hayatları neden zorlu? Zira yere indiklerinde
yırtıcı tehtidi artıyor. İşte bu ormanın
kıyısında yaşayanların çocuklarından biraz
safça olanlar, gözü açık olmayanlar
ergenliğe ulaşıp çiftleşemeden yırtıcılara
yem oluyorlar.Böylece sadece en uyanıklar
hayatta kalıyor, popülasyonun zeka ortalaması
sürekli artıyor.Ormanın kenarı da
kalabalıklaştığında besin bulmak iyice
güçleşiyor ve bu canlılar ormanın dışına
daha uzun turlar yapmak zorunda kalıyorlar. Besin
bulmak için biraz uzağa gidip gelmeleri, hatta
bazen topluca göç etmeleri gerekiyor. ...
Bu hareketlilik sırasında önemli
bir durum ortaya çıkıyor.
Yalın Kılıç
1 Ocak 2010 Cuma, 05:57
Şimdi sorabilirsiniz; bazı kuşlar, bazı
balıklar çok uzun mesafeleri göç ederler,
neden onlar daha zeki olmadı diye... Kuşlar çok
eski zamanlardan beri göç ederler ve dünyanın
manyetik alanını tespit edebilirler...
Magnetoception diye arat, bulursunuz...Oysa bizde
böyle bir sistem yoktur. Biz manyetik alanı
algılayamayız. Özetle, daha çok seyahat etme
zorunluluğu bu canlıların daha zeki, daha iyi
öğrenenlerini seçti. Gittiği yolu
hatırlayamayanlar öldü....
GörDiğer çok çok önemli bir etken ise
iletişimdir.
Yalın Kılıç
1 Ocak 2010 Cuma, 05:57
Ormanın kanopisinde yaşayan bir primat kabilenin
diğer fertleri ile belli düzeyde iletişmek
zorundadır. Yırtıcı tehlikesini haber vermek,
besinlerin yerini bildirmek vs.Ancak ormanın
güvenli ortamı terkedildiğinde bireyler arası
iletişim ölüm kalım meselesi olur.Bireyler
birbirlerini uyarmayı ve uyarı geldiğinde
anlayıp ona göre davranmayı bilmelidirler....
İletişim demek belli davranış
kalıplarının, belli seslerin, belli yüz
ifadelerinin yorumunu yapacak kadar beyin
kapasitesine sahip olmak demektir.Tekrar
hatırlatıyorum. Bunlar bir anda ortaya
çıkmadı. Yavaş yavaş gelişti.Diğer bir
önemli etken etçilliğe yani avcılığa geçiş
oldu.
Yalın Kılıç
1 Ocak 2010 Cuma, 05:57
Bu arada dışarıdan farketmediğimiz***a son
dönemde bilimsel gelişmeler sayesinde
farkettiğimiz farklar da oluştu. Örneğin daha
uzun yürüyebilmemizi sağlayacak metabolik
değişiklikler oldu. Bunlar hücrenin daha etkin
enerji kullanmasına yönelik basit gen
dublikasyonlarıydı,***a çok çok işimize
yaradılar. Bunlar sayesinde kilometrelerce
yürüyüp kıtaları geçtik.Daha pek çok
değişiklik oldu***a ayrıntıya girmeden devam
ediyorum... Zaten değişimin bir kesitini vermiş
oldum.Şimdi şunu düşün, bu anlattıkların
ormanın kenarında yaşayanların öyküsü...
... Ormanın için de kalanlar var
bir de... Ormandan çıkanların başına gelenler
ormanda kalanların başına gelmedi. O yüzden
onların evrimi farklı yönde devam etti... O
yüzden 5 milyon yıl önce aynı türken şimdi
biraz farklıyız.
Yalın Kılıç
1 Ocak 2010 Cuma, 05:57
Not: Maymunlardan gelmiyoruz. Maymun türleri uzak
kuzenlerimiz
Yalın Kılıç
1 Ocak 2010 Cuma, 05:57
Yaşayan en yakın kuzenimiz cüce şempanze
olarak da bilinen Bonobolar. İnsana aşırı
derecede benzerler. (sanırım bu baykan denen
kişi de bir bonobo :D
Yalın Kılıç
1 Ocak 2010 Cuma, 05:57
Bonobolar, ana erkil toplum yap...
Görısına sahipler. Dişiler arasında
örgütlenme genel şempanze türünde olduğundan
farklı olarak baskın bir özellik göstermekte.
Erkekler arasındaki işbirliğinin düzeyi
dişilere nazaran oldukça düşük. Öyle ki
dişi bireye bir erkek tarafından saldırı olur
ise dişilerden oluşan bir grup, erkek
saldırganı saf dışı etmekte hiç
zorlanmıyor. Fakat erkek bireye yapılan bir
saldırıya, erkek şempanzeler tarafından
topluca bir karşılık verildiği gözlenmemiş.
Bu örneğe bakarak şiddetin bonobolar arasında
yaygın olduğunu düşünmeyin tam tersine
bonoboların en az şiddete başvuran ***li
olduğunu öne süren bilim adamları mevcuttur.
Bunun nedenleri aşağıdaki gibi özetlenebilir:
Yalın Kılıç
1 Ocak 2010 Cuma, 05:57
Bonobolar insanlar gibi yüz yüze
çiftleşebiliyor ve yine insanlar gibi seks
yapmanın üreme dışında bir anlamı olduğu
bonobo sosyal hayatında da gözleniyor. Seksin
her varyasyonu bonobolar tarafından uygulanmakta.
Seks veya cinsel içerikli hareketler her türlü
anlaşmazlığı çözmekte yahut ödüllendirme
amacı ile kullanılıyor. Ana-oğul dışında
her birey birbiri ile çeşitli boyutlarda cinsel
oyun oynayabiliyor
Yalın Kılıç
1 Ocak 2010 Cuma, 05:57
Genel şempanze gruplar... ında
şiddete başvurulan durumlarda bonobolar
birbirine dokunarak hatta seks yaparak barışı
sağlıyorlar.Bu yüzden genel şempanze
toplumunda görülen şiddet eğilimi Bonobolarda
görülmüyor. Araştırmacılar bonobolar ile
genel şempanze türü arasındaki farkın
şempanze ile insan arasındaki fark kadar
olduğunu ileri sürüyorlar. Bonobolar genetik
açıdan bize en yakın primat türü olarak kabul
ediliyor. Genel şempanze bireylerinden daha
kısalar, iskelet ve kas yapıları da farklılık
gösteriyor. Özellikle kas ve iskelet sistemi
insansı atalarımıza benzer özellikler
gösteriyor.
Yalın Kılıç
1 Ocak 2010 Cuma, 05:57
Bir şempanze türü olarak kabul edilen Bonobolar
hakkında araştırmalar ilerledikçe farklı bir
sınıflamaya koyulmaları konusunda daha fazla
ikna edici veriler elde ediliyor. Hayvanbilimci
Frans B. M. de Waal, insanoğlunun geçmişini
anlamak için şempanzeler, bonobolar ve insanın
içinde bulunduğu üçlünün
araştırılmasının temel olacağını
söylemiştir.
Yalın Kılıç
1 Ocak 2010 Cuma, 05:57
Bilimsel ad... ı Homo p. paniscus
olan Bonobo, DNA verilerine göre Homo sapiens ile
yüzde 98 oranından fazla benzerler, insanlara
gorillerden daha çok yakındırlar. İnsan ve
şempanze genleri DNA kritik bölgeleriyle ilgili
başka bir çalışmada yüzde 99.4 benzer
oldukları bulunmuştur.En son DNA kanıtları
Bonobo ve genel şempanze türlerinin
birbirlerinden bir milyon yıldan az bir zaman
önce ayrıldıklarını göstermektedir.
Şempanzeler insanlarla en son ortak atadan
yaklaşık altı milyon yıl önce
ayrılmışlardır. Homo sapiens dalından başka
hiç bir tür yaşamadığı için her iki
şempanze türü insanların yaşayan en yakın
akrabalarıdır.
Yalın Kılıç
1 Ocak 2010 Cuma, 05:57
neyse, bu kadar yeter. anlayana fazla bile...
Vasko Tan
1 Ocak 2010 Cuma, 05:57
yalın sadece başlığı ve kaynağı versende
olurdu. Bu kadar yazmaya gerek yok...
Yalın Kılıç
1 Ocak 2010 Cuma, 05:57
okumadıkları için yazıyı buraya asmanın daha
iyi olacağını düşündüm.
Vasko Tan
1 Ocak 2010 Cuma, 05:57
tamam neyse.Seviyesiz yorumlar silinecektir
arkadaşlar
Yalın Kılıç
1 Ocak 2010 Cuma, 05:57
İstersen sadece başlıkların olduğu iletilerim
de kalabilir. Silebilirsin, sana kalmış.
Baykan Duran
1 Ocak 2010 Cuma, 05:57
hepsini silmen gerekecek videoyuda...ya hep ya
hiç kendinizi üstün çıkarmak için belirli
yorumlar durmuş belirlileri silinmiş bumudur...
zaten ne beklenir ki :D bunu da sil.... yasakçı
zihniyet hep benim dediğim doğrudur zihniyeti
kendi sonunu çoktan hazırlamış olan
düşünce....
Vasko Tan
1 Ocak 2010 Cuma, 05:57
Hakan kaynak'ın ve sizin küfürlü
yorumlarınız sildim.Videoyu kaldırmak için bir
sebep yok.
Baykan Duran
1 Ocak 2010 Cuma, 05:57
video kalsın tabi tek hücrelide olan ışığa
duyarlı noktacıkların :D -noktacıklardan göz
oluyor ...tek hücre ve
noktacıklar...noktacıklar hücre değilse ne ?
yok hücre ise niye tek hücreli organizma deniyor
? her iki durumdada bırakınız gerçeği daha
animasyon bile mantığın zincirinde
parçalanmış bilim bu değildir.video hayal
ürünü.
Zelal özgür Durmus
1 Ocak 2010 Cuma, 05:57
bir kere bu canl... ı çok iyi
bilinen öglenadır. ve ışığı yakalayabilen
bir taneciğe sahiptir. başka ışık yakalayan
moleküllerde vardır. mesela klorofil molekülü
yakaladığı ışığı elektorn atlamasıyla
enerjiye dönüştürür. biz konumuza dönelim,
diğer örnek canlılarda ise farklı-benzer
hücre kümeleleri şeklinde ışığa duyarlı
yapı vardır. insan gözü ise daha da
bütünleşik bir hal almıştır ve benzeri
örneğin köpekbalıklarında da vardır. yine de
ışığı yakalama işlemi hücrlerimiz içindeki
moleküllerle oluyor. 'görme'
kavramını yanlış algıladığımızı
düşünüyorum. bizim gözümüz bir biçimi
görmez. binlerce hücre ve içindeki
moleküllerle biz ışık ve renk dalgalarını
yakalarız. ve beynimizde bir bütün şeklinde
algılarız. ben bilgisayardaki bir resmin
piksellerden oluşmasına benzetiyorum.
Taner Şahin
1 Ocak 2010 Cuma, 05:57
gözün evrilmesi için deneme yanımıllara kaç
trilyon yılın geçmesi gerektiğni
hesaplayamadım. kaç yıl geçmesi gerekiyor.
ayrıca insan gözleri niye bilinen tarih boyunca
hiç değişmedi. evrimin göz olayını
açıklaması yetersiz. Darvin o teknolojiyle
nasıl bir teori oluşturmuş. evrim olsaydı
insanlar kesinlikle uçmaya başladılardı..
Taner Şahin
1 Ocak 2010 Cuma, 05:57
insan do... ğası gereği huzursuz
bir yapıya sahipken; sürekli bir şeyleri
bulmaya, icat etmeye çalışırken sadece merak
ederek kendine bir şeyler ekliyor, böylelikle
aklını kullanabiliyor.ama yinede huzursuz
oluyor. ne yazıkki her şey apaçık bir
yaradılış gerçeğini işaret ederken kendini
inkar ediyor. Hiç insan varlığını,ruhunu
inkar edermi? Materyalistler güzeli görüp
anlayamazlar insanı maddeden ayıran kutsal
emaneti göremezler...yazdıklarımın doğru
olması olasılığı bile inkar edene bir
huzursuzluk kaynağıdır. Aklınızı kullanın..
doğrular açık, basit bie şekilde anlamanız ve
acıyan yarım kalmış huzursuz tarafınıza bir
ilham olsun diye önünüzde duruyor. Gerçekten
görmek isteyenler için anlamak isteyenler
için... Geleceğe dair ümitleriniz hiç
eksilmesin.İnananların ümitleri olabilir...
Alper Babacan
1 Ocak 2010 Cuma, 05:57
bahşedilen beyinleri kullanamazlar ise böyle
olur işte.kendilerini kandırmaktan başka bişey
de yapamazlar...
Yorumlar
Amerika'daki biliminsanları arasında
yapılan bir araştırma, 480.000 bilim
insanından sadece 700 bilim insanının
yaratılışçı ve benzeri açıklamalara itibar
ettigini, ya da Evrim Kuramı'na karşı
şüphe duyduğunu göstermiştir. Ve bu 700
(%0.158) bilim insanından sadece küçük bir
bölümü doğa bilimleri alanında akademik
çalışma yapmaktadır. Son yıllarda yapılan
benzeri karşılaştırmalar, Evrim
Kuramı'nı bütünü ile reddeden ya da ona
karşı şüphe duyan bilim insanlarının
oranının yaklaşık olarak %0.054 civarında
olduğunu göstermiştir. Karşı çıkanların
%75.1'i biyoloji dışındaki bilim
dallarında çalışmaktadır.
bilimde okumuştum bunu ve bu da evrime bir kanıt
olarak yoruluyor. Devam et böyle :)
adlandırılabilecek bilinen en eski insan
olmasın? kutsal kitap masallarındaki ademin
kaburga kemiğinden yaratılan havva ile alakası
yok bunun. O kitaplara göre dünya ancak 6000
yaşında :D
yanlışlığını açıklamak için. nyv bilim
mayıs 2009, sayfa 58."Mitokondriyal Havva
modeli de denen bu evrim modelini oluştururken,
yalnızca anneden çocuğa aktarılan
mtDNA'nın izinden gidilmiş ve tüm
dünyadan toplanan çok sayıdaki örnekte aynı
doğal mutasyona rastlanmış. Bu mutasyonun da
yaklaşık 200 bin yıl kadar önce oluştuğu
saptanmış. Mitokondriyal Havva belki ilk kadın
değildi,***a soyunu bu güne kadar sürdürebilen
en eski annemizdi."
belirtilen havva modeliyle. bir tarafta mutasyon
oluşumu ve bilinen en eski kadın, ve 200 bin
yıl öncesi (ve yazıda da evrimsel model
denilmiş zaten), diğer tarafta-yani dinde-
ademin kaburga kemiğinden yaratılan, cennetten
kovulan bir havva. dünyanın yaşını sadece
birkaç bin yıl olarak kutsal kitaplarda
gördüğümüze göre, bu tezi de %100 kesinlikle
çürütmüş oluyoruz.
doğal nedenlerle açıklanırsa yanlışlar er
geç düzelecektir. Bu yüzden bilim ve din
tamamen ayrı kulvarlardadır.
yırtıcı tehtidi artıyor. İşte bu ormanın
kıyısında yaşayanların çocuklarından biraz
safça olanlar, gözü açık olmayanlar
ergenliğe ulaşıp çiftleşemeden yırtıcılara
yem oluyorlar.Böylece sadece en uyanıklar
hayatta kalıyor, popülasyonun zeka ortalaması
sürekli artıyor.Ormanın kenarı da
kalabalıklaştığında besin bulmak iyice
güçleşiyor ve bu canlılar ormanın dışına
daha uzun turlar yapmak zorunda kalıyorlar. Besin
bulmak için biraz uzağa gidip gelmeleri, hatta
bazen topluca göç etmeleri gerekiyor. ...
Bu hareketlilik sırasında önemli
bir durum ortaya çıkıyor.
balıklar çok uzun mesafeleri göç ederler,
neden onlar daha zeki olmadı diye... Kuşlar çok
eski zamanlardan beri göç ederler ve dünyanın
manyetik alanını tespit edebilirler...
Magnetoception diye arat, bulursunuz...Oysa bizde
böyle bir sistem yoktur. Biz manyetik alanı
algılayamayız. Özetle, daha çok seyahat etme
zorunluluğu bu canlıların daha zeki, daha iyi
öğrenenlerini seçti. Gittiği yolu
hatırlayamayanlar öldü.... GörDiğer çok çok önemli bir etken ise
iletişimdir.
diğer fertleri ile belli düzeyde iletişmek
zorundadır. Yırtıcı tehlikesini haber vermek,
besinlerin yerini bildirmek vs.Ancak ormanın
güvenli ortamı terkedildiğinde bireyler arası
iletişim ölüm kalım meselesi olur.Bireyler
birbirlerini uyarmayı ve uyarı geldiğinde
anlayıp ona göre davranmayı bilmelidirler....
İletişim demek belli davranış
kalıplarının, belli seslerin, belli yüz
ifadelerinin yorumunu yapacak kadar beyin
kapasitesine sahip olmak demektir.Tekrar
hatırlatıyorum. Bunlar bir anda ortaya
çıkmadı. Yavaş yavaş gelişti.Diğer bir
önemli etken etçilliğe yani avcılığa geçiş
oldu.
dönemde bilimsel gelişmeler sayesinde
farkettiğimiz farklar da oluştu. Örneğin daha
uzun yürüyebilmemizi sağlayacak metabolik
değişiklikler oldu. Bunlar hücrenin daha etkin
enerji kullanmasına yönelik basit gen
dublikasyonlarıydı,***a çok çok işimize
yaradılar. Bunlar sayesinde kilometrelerce
yürüyüp kıtaları geçtik.Daha pek çok
değişiklik oldu***a ayrıntıya girmeden devam
ediyorum... Zaten değişimin bir kesitini vermiş
oldum.Şimdi şunu düşün, bu anlattıkların
ormanın kenarında yaşayanların öyküsü...
... Ormanın için de kalanlar var
bir de... Ormandan çıkanların başına gelenler
ormanda kalanların başına gelmedi. O yüzden
onların evrimi farklı yönde devam etti... O
yüzden 5 milyon yıl önce aynı türken şimdi
biraz farklıyız.
kuzenlerimiz
olarak da bilinen Bonobolar. İnsana aşırı
derecede benzerler. (sanırım bu baykan denen
kişi de bir bonobo :D
örgütlenme genel şempanze türünde olduğundan
farklı olarak baskın bir özellik göstermekte.
Erkekler arasındaki işbirliğinin düzeyi
dişilere nazaran oldukça düşük. Öyle ki
dişi bireye bir erkek tarafından saldırı olur
ise dişilerden oluşan bir grup, erkek
saldırganı saf dışı etmekte hiç
zorlanmıyor. Fakat erkek bireye yapılan bir
saldırıya, erkek şempanzeler tarafından
topluca bir karşılık verildiği gözlenmemiş.
Bu örneğe bakarak şiddetin bonobolar arasında
yaygın olduğunu düşünmeyin tam tersine
bonoboların en az şiddete başvuran ***li
olduğunu öne süren bilim adamları mevcuttur.
Bunun nedenleri aşağıdaki gibi özetlenebilir:
çiftleşebiliyor ve yine insanlar gibi seks
yapmanın üreme dışında bir anlamı olduğu
bonobo sosyal hayatında da gözleniyor. Seksin
her varyasyonu bonobolar tarafından uygulanmakta.
Seks veya cinsel içerikli hareketler her türlü
anlaşmazlığı çözmekte yahut ödüllendirme
amacı ile kullanılıyor. Ana-oğul dışında
her birey birbiri ile çeşitli boyutlarda cinsel
oyun oynayabiliyor
şiddete başvurulan durumlarda bonobolar
birbirine dokunarak hatta seks yaparak barışı
sağlıyorlar.Bu yüzden genel şempanze
toplumunda görülen şiddet eğilimi Bonobolarda
görülmüyor. Araştırmacılar bonobolar ile
genel şempanze türü arasındaki farkın
şempanze ile insan arasındaki fark kadar
olduğunu ileri sürüyorlar. Bonobolar genetik
açıdan bize en yakın primat türü olarak kabul
ediliyor. Genel şempanze bireylerinden daha
kısalar, iskelet ve kas yapıları da farklılık
gösteriyor. Özellikle kas ve iskelet sistemi
insansı atalarımıza benzer özellikler
gösteriyor.
hakkında araştırmalar ilerledikçe farklı bir
sınıflamaya koyulmaları konusunda daha fazla
ikna edici veriler elde ediliyor. Hayvanbilimci
Frans B. M. de Waal, insanoğlunun geçmişini
anlamak için şempanzeler, bonobolar ve insanın
içinde bulunduğu üçlünün
araştırılmasının temel olacağını
söylemiştir.
olan Bonobo, DNA verilerine göre Homo sapiens ile
yüzde 98 oranından fazla benzerler, insanlara
gorillerden daha çok yakındırlar. İnsan ve
şempanze genleri DNA kritik bölgeleriyle ilgili
başka bir çalışmada yüzde 99.4 benzer
oldukları bulunmuştur.En son DNA kanıtları
Bonobo ve genel şempanze türlerinin
birbirlerinden bir milyon yıldan az bir zaman
önce ayrıldıklarını göstermektedir.
Şempanzeler insanlarla en son ortak atadan
yaklaşık altı milyon yıl önce
ayrılmışlardır. Homo sapiens dalından başka
hiç bir tür yaşamadığı için her iki
şempanze türü insanların yaşayan en yakın
akrabalarıdır.
olurdu. Bu kadar yazmaya gerek yok...
iyi olacağını düşündüm.
arkadaşlar
de kalabilir. Silebilirsin, sana kalmış.
hiç kendinizi üstün çıkarmak için belirli
yorumlar durmuş belirlileri silinmiş bumudur...
zaten ne beklenir ki :D bunu da sil.... yasakçı
zihniyet hep benim dediğim doğrudur zihniyeti
kendi sonunu çoktan hazırlamış olan
düşünce....
yorumlarınız sildim.Videoyu kaldırmak için bir
sebep yok.
duyarlı noktacıkların :D -noktacıklardan göz
oluyor ...tek hücre ve
noktacıklar...noktacıklar hücre değilse ne ?
yok hücre ise niye tek hücreli organizma deniyor
? her iki durumdada bırakınız gerçeği daha
animasyon bile mantığın zincirinde
parçalanmış bilim bu değildir.video hayal
ürünü.
bilinen öglenadır. ve ışığı yakalayabilen
bir taneciğe sahiptir. başka ışık yakalayan
moleküllerde vardır. mesela klorofil molekülü
yakaladığı ışığı elektorn atlamasıyla
enerjiye dönüştürür. biz konumuza dönelim,
diğer örnek canlılarda ise farklı-benzer
hücre kümeleleri şeklinde ışığa duyarlı
yapı vardır. insan gözü ise daha da
bütünleşik bir hal almıştır ve benzeri
örneğin köpekbalıklarında da vardır. yine de
ışığı yakalama işlemi hücrlerimiz içindeki
moleküllerle oluyor. 'görme'
kavramını yanlış algıladığımızı
düşünüyorum. bizim gözümüz bir biçimi
görmez. binlerce hücre ve içindeki
moleküllerle biz ışık ve renk dalgalarını
yakalarız. ve beynimizde bir bütün şeklinde
algılarız. ben bilgisayardaki bir resmin
piksellerden oluşmasına benzetiyorum.
trilyon yılın geçmesi gerektiğni
hesaplayamadım. kaç yıl geçmesi gerekiyor.
ayrıca insan gözleri niye bilinen tarih boyunca
hiç değişmedi. evrimin göz olayını
açıklaması yetersiz. Darvin o teknolojiyle
nasıl bir teori oluşturmuş. evrim olsaydı
insanlar kesinlikle uçmaya başladılardı..
bir yapıya sahipken; sürekli bir şeyleri
bulmaya, icat etmeye çalışırken sadece merak
ederek kendine bir şeyler ekliyor, böylelikle
aklını kullanabiliyor.ama yinede huzursuz
oluyor. ne yazıkki her şey apaçık bir
yaradılış gerçeğini işaret ederken kendini
inkar ediyor. Hiç insan varlığını,ruhunu
inkar edermi? Materyalistler güzeli görüp
anlayamazlar insanı maddeden ayıran kutsal
emaneti göremezler...yazdıklarımın doğru
olması olasılığı bile inkar edene bir
huzursuzluk kaynağıdır. Aklınızı kullanın..
doğrular açık, basit bie şekilde anlamanız ve
acıyan yarım kalmış huzursuz tarafınıza bir
ilham olsun diye önünüzde duruyor. Gerçekten
görmek isteyenler için anlamak isteyenler
için... Geleceğe dair ümitleriniz hiç
eksilmesin.İnananların ümitleri olabilir...
olur işte.kendilerini kandırmaktan başka bişey
de yapamazlar...
teşekkürler bbc