SIRF BU MÜZİĞİ KULLANMAK İÇİN BU FİLMİ
YENİDEN ÇEKERLER:)))MÜKEMMEL...
Emine Uzer
25 Aralık 2010 Cumartesi, 23:4
Çok güzel....
Elif Durkal
25 Aralık 2010 Cumartesi, 23:4
çok etkileyici bir ses
Filiz Yaldız
25 Aralık 2010 Cumartesi, 23:4
titanik film arşivimizde bulundurabileceğimiz
kalitede bir fim.müziği sahnesi harikaydı.ney
eşliğinde dahada bi güzel
olmuş.teşekkürlerrrr
Deniz Denz
25 Aralık 2010 Cumartesi, 23:4
bu filmin devamı çekiliyor denildi ne oldu yaa
bilen varmı:))sahte falan dediler
Ismail Çalışkan
25 Aralık 2010 Cumartesi, 23:5
hayat bır tıtanık olmuş her yer buz dağı
hemde dev gıbı..
Süreyya Damar
25 Aralık 2010 Cumartesi, 23:5
muhteşemm olmuşş,nefesinize sağlık..
Ney Cngz
25 Aralık 2010 Cumartesi, 23:5
tek kelime harika ..
Hülya Sünbül
25 Aralık 2010 Cumartesi, 23:5
huzur..verdi..ses birazcıkta olsa huzur verdi.
Merve Küçükönder
25 Aralık 2010 Cumartesi, 23:5
Neyzen Süleyman Erguvani herkes dinlemeli iki
gündr buradaydi Neyi konusturuyor sanki, mest
olduk
Aişe Melankoli
26 Aralık 2010 Pazar, 00:09
dediğin gibi birazcıkta olsa huzur...verdi..:)
Mehmet Rıza Turk
26 Aralık 2010 Pazar, 00:10
benim acilen neyzen olmam gerek.
Şeniz Tercan
26 Aralık 2010 Pazar, 00:10
Neyyy o icime isleyen ah! Ney sen nesin böyle
icimi oylum oylum oydun sesim oldun,matemim oldun
sen nesin böyle ..
Emre Yılmaz
26 Aralık 2010 Pazar, 00:18
Bir fotoğrafın sayıklattıkları...Loş bir
oda... Odanın ortasında kayıplığım. İçime,
dışıma, odanın kaptığım köşelerine
sinmişliğim... Karanlık ıslak. Kirpiklerim
kuru. Karşımda bir ayna. İçi
gösterdiklerinden beter bir ayna. Sureti
kırılmas...a da içi kırgın. Henüz kuşlar
tünememiş pencerenin kenarına. Duvarlarda
asaleti terke terk edilmiş yağlı boya
resimleri. Yağmur mu? Henüz gelmedi. Gelmeyecek
mi? Bilmiyorum; ıslaklığı sokaklarda gerçi.
Abdestim bozuldu düşümü kanatırken. Acınacak
hâlime gülen şeytanın kuklasıdır. Bir ayet
sancısı geçiyor aynanın içinden, içimden,
kırılan her yerimden, masalın duldasından,
şükrümden, dünyayı arındıran şey olan
yağmurun sesinden: ''Febi eyyi ala i
rabbikuma tukezziban''.*Kendini
açıklayacak cümle bulamayan insan etine
kızdırılmış bir bıçak ucu gibi dokunuyor
her harf. Olacak olan nedir diyorum aynaya. Olacak
olan mı, o da ne diyor. Kaderin eline aşk
dokundu mu ki olacak olanı soruyorsun diyerek
kahkahalarla gülüyor ete kemiğe bürünüp
yunus diye görünen aynanın sureti. Çoğul
susulan bir hüzzam şarkı geçiyor
parmaklarımın ucundan. Vicdanım azabım oluyor.
Kentler vaaza kalkıyor bir cami şadırvanının
su sesiyle. Aşkı bilmeyen bir vaiz cübbesini
giyip gerçeği anlatıyor. ''Ve: Eğer
gerçekçiyseniz bu vaad ne zaman olacak?"
diyorlar. De ki: "Size vaad edilen öyle bir
gündür ki, ondan ne bir an geri kalabilirsiniz,
ne de ileri geçebilirsiniz."* Vaizin sesine
ayet düşerken göğün yarıldığını kimse
görmüyor. Dağların çöktüğünü kimse
görmüyor. Ağlayarak koşuyor ben-i adem. Ver
vaiz Molla Cünun cübbesini bilmiyorsan
aşkı.Açıyorum gözlerimi. Camide,
şadırvanda, suda, vaizde, bende, aynada, aşkta
yerli yerinde. Öleceğimi bile bile
rahatlıyorum. İçimden karla karışık yağmur
geçiyor birden. Kentin caddeleri korkunç
çığlıklara gebe. Darağacına çekiliyor
güzel gözlü dilberler aşk var diye. Cennetin
ırmakları, salınan tuba dalları ve önce
yusufun kanlı gömleği sonra yusufun yırtılan
gömleği ve daha sonra züleyhanın gözleri
düşüyor odanın penceresinden içeri.
Çocuklara bakarsan ağlayacaklar durmadan: Kör
olan ben değilim ayna öyleyse. İnsan içine
çıkacak hâli kalmıyor lâ'nın
illâ'sız. Kapatıyorum gözlerimi.
Düştüğüm kuyularda yusuf yok. Züleyha
ağlıyor bir köşede. Neden ağlıyorsun
züleyha? Gözlerini aç diyor züleyha.
Gözlerini açmazsan gömleğin yırtılacak hem
önden hem arkadan. Ama ben yusuf değilim
diyorum. Kuyuda herşey biraz yusuftur diyor.
Bismillahirrahmanirrahim. Avuçlarımdan çiçek
tarhları, buğday başakları, gelincik
kırmızıları, çöl kumları geçiyor.
Gömleğini biçen terzi yırtılacağını
bilseydi belkide kendisi giyerdi
gömleği...Çıkıyorum aynanın içinden.
İçimden. Zulmümü kabullenemiyor doğururken
çatlayan aşk. Bir fotoğrafın arkasından
konuşuyor bütün ağızlar. Uçurumlardan buzlar
sarkıyor kalbime. Odamdayım yine. Akşam çoktan
olmuş. Kuşlar uçup gitmiş penceremin
önünden. Çocuk çığlıkları sokaktan ev
sıcaklığına çekilmiş. Aşk çöle
düşmüş; bir isimden daha çok isim, bir
gönülden daha çok gönül, bir gülüşten daha
çok gülüş kesilmiş. Sorular kıyamet gibi
dönüyor üstümde................Bir cami
avlusunda vaiz cesedimi bulduğunda salâya
kalkıyor. Cebimdeki aynanın kırıklarına
aldırmadan soyuyor beni. Yıkanmaya hazır
değilim vaiz. Şadırvandan kova kova su alıp
yıkıyor beni. Gözlerim kapalı.- kuyu.
züleyha.- Aç gözlerini diyor yine züleyha.
Gömleğim yok ki yırtılsın diyorum züleyhaya.
Vaiz yine vaaza başlıyor:''Allahtan
korkanlar, elbette cennetlerde ve pınarların
başındadırlar.''* Züleyha diyorum,
ben mi aşkı çok sevdim yoksa aşk mı kendini
çok sevdi?
Ilyas Varlıbaş
26 Aralık 2010 Pazar, 00:34
eğer sigara içmeye küçük yaşta
başlamamış olsaydım kesinlikle ney çalardım
alın size sigaranın zararlarından sadece biri
Kübra Turgutalp
26 Aralık 2010 Pazar, 00:56
ney beni de seçer mi acaba? ilk iş bir ney
alıp sorumun cvb nı arayacğm.. ya kabul ederse
teklifimi.. işte o zaman iç dünyama onunla
bakacağımmm :)
Ahmet Durmuş
26 Aralık 2010 Pazar, 01:41
süpermiş***a biraz daha gitar sesi az olsa
süper olur
Yorumlar
YENİDEN ÇEKERLER:)))MÜKEMMEL...
kalitede bir fim.müziği sahnesi harikaydı.ney
eşliğinde dahada bi güzel
olmuş.teşekkürlerrrr
bilen varmı:))sahte falan dediler
hemde dev gıbı..
gündr buradaydi Neyi konusturuyor sanki, mest
olduk
icimi oylum oylum oydun sesim oldun,matemim oldun
sen nesin böyle ..
oda... Odanın ortasında kayıplığım. İçime,
dışıma, odanın kaptığım köşelerine
sinmişliğim... Karanlık ıslak. Kirpiklerim
kuru. Karşımda bir ayna. İçi
gösterdiklerinden beter bir ayna. Sureti
kırılmas...a da içi kırgın. Henüz kuşlar
tünememiş pencerenin kenarına. Duvarlarda
asaleti terke terk edilmiş yağlı boya
resimleri. Yağmur mu? Henüz gelmedi. Gelmeyecek
mi? Bilmiyorum; ıslaklığı sokaklarda gerçi.
Abdestim bozuldu düşümü kanatırken. Acınacak
hâlime gülen şeytanın kuklasıdır. Bir ayet
sancısı geçiyor aynanın içinden, içimden,
kırılan her yerimden, masalın duldasından,
şükrümden, dünyayı arındıran şey olan
yağmurun sesinden: ''Febi eyyi ala i
rabbikuma tukezziban''.*Kendini
açıklayacak cümle bulamayan insan etine
kızdırılmış bir bıçak ucu gibi dokunuyor
her harf. Olacak olan nedir diyorum aynaya. Olacak
olan mı, o da ne diyor. Kaderin eline aşk
dokundu mu ki olacak olanı soruyorsun diyerek
kahkahalarla gülüyor ete kemiğe bürünüp
yunus diye görünen aynanın sureti. Çoğul
susulan bir hüzzam şarkı geçiyor
parmaklarımın ucundan. Vicdanım azabım oluyor.
Kentler vaaza kalkıyor bir cami şadırvanının
su sesiyle. Aşkı bilmeyen bir vaiz cübbesini
giyip gerçeği anlatıyor. ''Ve: Eğer
gerçekçiyseniz bu vaad ne zaman olacak?"
diyorlar. De ki: "Size vaad edilen öyle bir
gündür ki, ondan ne bir an geri kalabilirsiniz,
ne de ileri geçebilirsiniz."* Vaizin sesine
ayet düşerken göğün yarıldığını kimse
görmüyor. Dağların çöktüğünü kimse
görmüyor. Ağlayarak koşuyor ben-i adem. Ver
vaiz Molla Cünun cübbesini bilmiyorsan
aşkı.Açıyorum gözlerimi. Camide,
şadırvanda, suda, vaizde, bende, aynada, aşkta
yerli yerinde. Öleceğimi bile bile
rahatlıyorum. İçimden karla karışık yağmur
geçiyor birden. Kentin caddeleri korkunç
çığlıklara gebe. Darağacına çekiliyor
güzel gözlü dilberler aşk var diye. Cennetin
ırmakları, salınan tuba dalları ve önce
yusufun kanlı gömleği sonra yusufun yırtılan
gömleği ve daha sonra züleyhanın gözleri
düşüyor odanın penceresinden içeri.
Çocuklara bakarsan ağlayacaklar durmadan: Kör
olan ben değilim ayna öyleyse. İnsan içine
çıkacak hâli kalmıyor lâ'nın
illâ'sız. Kapatıyorum gözlerimi.
Düştüğüm kuyularda yusuf yok. Züleyha
ağlıyor bir köşede. Neden ağlıyorsun
züleyha? Gözlerini aç diyor züleyha.
Gözlerini açmazsan gömleğin yırtılacak hem
önden hem arkadan. Ama ben yusuf değilim
diyorum. Kuyuda herşey biraz yusuftur diyor.
Bismillahirrahmanirrahim. Avuçlarımdan çiçek
tarhları, buğday başakları, gelincik
kırmızıları, çöl kumları geçiyor.
Gömleğini biçen terzi yırtılacağını
bilseydi belkide kendisi giyerdi
gömleği...Çıkıyorum aynanın içinden.
İçimden. Zulmümü kabullenemiyor doğururken
çatlayan aşk. Bir fotoğrafın arkasından
konuşuyor bütün ağızlar. Uçurumlardan buzlar
sarkıyor kalbime. Odamdayım yine. Akşam çoktan
olmuş. Kuşlar uçup gitmiş penceremin
önünden. Çocuk çığlıkları sokaktan ev
sıcaklığına çekilmiş. Aşk çöle
düşmüş; bir isimden daha çok isim, bir
gönülden daha çok gönül, bir gülüşten daha
çok gülüş kesilmiş. Sorular kıyamet gibi
dönüyor üstümde................Bir cami
avlusunda vaiz cesedimi bulduğunda salâya
kalkıyor. Cebimdeki aynanın kırıklarına
aldırmadan soyuyor beni. Yıkanmaya hazır
değilim vaiz. Şadırvandan kova kova su alıp
yıkıyor beni. Gözlerim kapalı.- kuyu.
züleyha.- Aç gözlerini diyor yine züleyha.
Gömleğim yok ki yırtılsın diyorum züleyhaya.
Vaiz yine vaaza başlıyor:''Allahtan
korkanlar, elbette cennetlerde ve pınarların
başındadırlar.''* Züleyha diyorum,
ben mi aşkı çok sevdim yoksa aşk mı kendini
çok sevdi?
başlamamış olsaydım kesinlikle ney çalardım
alın size sigaranın zararlarından sadece biri
alıp sorumun cvb nı arayacğm.. ya kabul ederse
teklifimi.. işte o zaman iç dünyama onunla
bakacağımmm :)
süper olur
dinlerim
HARİÇ,DEMEYİ UNUTTURULMUŞ MÜHENDİS
dinleyesi geliyor paylaşım için
teşekkürler....